Ülkelerde tarım ve madenlerin büyük önemi vardır. Bazı bitki ve meyveler nadir bulunurken bazıları daha sıradandır. Aynı durum madenler için de geçerlidir. Ben, Türkiye’nin maden rezervleri bakımından zengin olmasını tercih ederim. Çünkü demir, nikel, altın ve krom gibi madenler yeterince bulunursa, birçok makineyi yurt dışından maden ithal etmeden kendimiz üretebiliriz.
Elektronik cihazların üretiminde altın ve bakır gibi madenler kullanıldığı için, bu kaynaklara sahip olmamız elektronik ürünleri de kendi içimizde üretmemizi sağlar. Böylece Türkiye’de elektronik ürünlerin fiyatları düşer. Eğer bu ürünler kaliteli ve güvenilir olursa, yurt dışına ihraç edebiliriz. İhracat arttıkça ekonomi güçlenir, enflasyon azalır ve Türk lirasının değeri artabilir. Bu gelişmeleri gören yabancı firmalar da Türkiye’ye yatırım yapmaya başlayacaktır.
Ayrıca, eğer elimizde uranyum, polonyum ve toryum gibi madenler de varsa, bu kaynaklar nükleer enerji alanında kullanılabilir. Böylece Türkiye kendi enerjisini üretebilen, enerji açısından bağımsız bir ülke hâline gelebilir.
Tarım açısından bakacak olursak, eğer ülkemizde geniş ve verimli tarım arazileri olsaydı, ithal tohum yerine yerli tohumları kullanarak daha kaliteli ve lezzetli ürünler elde edebilirdik. Bu meyve ve sebzeleri yurt dışına ihraç edersek, hem ülke tanıtımı yapılır hem de ekonomiye katkı sağlanır. Ayrıca bu ürünler, yerli mutfağımızda daha sağlıklı ve lezzetli yemeklerin yapılmasına olanak tanır. Bu durum, gastronomi turizmini de canlandırabilir.
Sonuç olarak hem tarım hem de madencilik ülke ekonomisi açısından büyük önem taşır. Her iki alanın da güçlü olması, ülkemizi daha tanınır ve ekonomik olarak daha güçlü bir konuma getirecektir.
