Üflenmeden Yoğurt Yenmez

Hasan, genç yaşına rağmen hayatın zorluklarını erken tatmış, mücadeleci biriydi. Üniversite eğitimini şehir dışında tamamladıktan sonra memleketine dönmeye karar verdi. Büyük şehirlerde kalmak istememişti çünkü onun hayali,doğup büyüdüğü küçük kasabada kendi işini kurmaktı. Elinde az birikmiş parası ve büyük umutları vardı.

Teknolojiye merakı sayesinde, kasabada elektronik ürünler satan bir dükkan açmayı planladı. Kasabada bu alanda hizmet veren kimse yoktu. İlk başta herkes onun bu fikrine şaşırdı ama zamanla bu düşüncenin ne kadar mantıklı olduğu ortaya çıktı. Hasan, internet üzerinden araştırmalar yaparak toptancılardan ürünler aldı. Uygun fiyata satabileceği kaliteli malzemeler bulmaya çalıştı. Dükkanini açtığı gün kasabanın gençleri ve meraklıları dükkanin önünü doldurmuştu. Herkes Hasan’a destek oluyor ve alışveriş yapıyordu.İlk birkaç ay her şey yolunda gitti. Satışlar iyiydi ve müşteriler çok memnundu. Hasan kazancını artırınca daha fazla ürün almanın, işini büyütmenin yollarını aramaya başladı. Bir gün internette denk geldiği bir toptancı firma ona çok cazip bir teklif sundu. Piyasadaki fiyatların neredeyse yarısına ürün satıyorlardı. Hasan biraz araştırma yaptı ama detaylı incelemeden sipariş verdi. Elindeki tüm birikimi ve kazancıyla büyük bir sipariş oluşturdu.

Kargolar geldiğinde Hasan büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Kutuların bir kısmı boştu, gelen ürünlerin çoğu kalitesizdi ve bazıları çalışmıyordu. Toptancı firmaya ulaşmaya çalıştı, ama kimse telefonlarına çıkmıyordu. E-postalarına yanıt gelmiyordu. Hasan dolandırıldığını anladı. Ne müşterilerine bu ürünleri satabildi, ne de parasını geri alabildi.Zarar büyüktü. Borçlar birikti, müşteri şikayetleri arttı. Güveni sarsılmıştı. Sonunda içi kan ağlayarak dükkanı kapatmak zorunda kaldı. Herkes Hasan’a daha dikkatli olması gerektiğini söylemişti fakat artık çok geç olmuştu.Aylar süren üzüntü ve pişmanlık döneminden sonra Hasan kendini toparladı. Bu kez daha küçük adımlarla ilerlemeye karar verdi. Yeniden aynı dükkanı açmadı ama ikinci el elektronik eşya alıp tamir ederek satmaya başladı. Artık her ürünü bizzat deniyor, kime neyi satacağını dikkatle seçiyordu. Toptancı seçerken günlerce araştırma yapıyor, belgeleri kontrol ediyor, telefonla konuşmadan sipariş vermiyordu.

Bir gün eski bir arkadaşı dükkanına uğradı. Hasan’ın her ürünü tek tek denediğini görünce gülerek sordu:

“Bu kadar uğraşmaya değer mi? Eskisi gibi büyük oynamıyorsun artık.”

Hasan durdu, hafifçe gülümsedi ve yanıtladı:

“Sütten ağzım yandı. Artık yoğurdu bile üfleyerek yiyorum. Bir kez kandırıldım ama bir daha asla.”

Hasan’ın bu sözü yaşadığı tecrübeyi ve ondan çıkardığı dersi açıkça gösteriyordu. Hayat bazen sert öğretmen olurdu ama verdiği dersleri iyi anlarsan bir daha aynı hatayı yapmazdın.Hasan belki daha yavaş ilerliyordu ama artık daha güvenli bir yolda yürüyordu. Çünkü bir kez düşen insan, yeniden kalkarken daha dikkatli olur. Ve o dikkat geleceğin anahtarıdır.

(Visited 22 times, 1 visits today)