Ev uzun zamandır bu kadar sessiz olmamıştı. Sadece saatin sesi vardı; tık, tık, tık… Zamanın geçtiğini hatırlatıyordu ama hiçbir şeyin değişmediğini de. Bazen sessizlik iyi gelir derler ama yalan. Her şeyin sustuğu anlarda, kendi düşüncelerinin sesini daha net duyuyorsun, yavaş yavaş delirdiğini…
Bir kitap açtım, sırf oyalanmak için. Gözüm kelimelerdeydi ama zihnim çok uzakta. Sonra elimdeki sayfa kapanıverdi, ben bile fark etmedim. Başımı geriye yasladım, tavanı izledim. Kafamın içinde binlerce şey dolaşıyordu: keşke’ler, neden’ler, eğer’ler…
Sonra, bir anda oldu. Dışardan gelen sesle irkildim. Pencereye doğru koştum. Kalbim, o küçücük an için deli gibi attı. Neden bilmiyorum ama o sesin içimde bir his uyandırdı. Pencereye vardığımda, yağmur yeni başlamıştı. Cama vuran damlalar, sokak lambasının ışığında parlıyordu. Sokak neredeyse boştu. Bir kedi bir köşeden geçti, sonra gözden kayboldu. Ama ben hâlâ bakıyordum. Belki birinin adımlarını duyarım diye. Belki o kişi geri gelir diye. Kimse gelmedi. Yine o an içimde bir şey kıpırdadı. Belki özlediğim şey, birini miydi, bir hisi miydi.
O an fark ettim, yaklaşık 20 dakikadır ayaktaydım. Sandalye çekip pencerenin yanına oturdum. Yağmurun sesi odaya doluyordu, yumuşak ama kararlı bir ses. Uzun süredir kalbimin içinde taşıdığım ağırlık o sesle biraz hafifledi.
Kendimi dinledim.
Sokaktaki ışıkların yansıması cama vurdukça anılar gözümün önüne geldi. O günler, o gülüşler, yarım kalan cümleler. Eskiden bana acı verirdi bunları düşünmek, ama bu kez sadece gülümsedim.
Belki unutmak böyle bir şeydi, belkide unutmak yerine hatırlıyordum.
Yağmur hızlandı, dışarıda gök gürledi. Birden fark ettim, ellerim titremiyordu artık. O tanıdık korku, o boşluk hissi azalmıştı. Yerine sessiz bir kabulleniş gelmişti.
Ve içimde çok hafif bir şey büyüyordu. Evet, unutuyordum, daha doğrusu hatırlıyordum ama artık acıtmıyordu.
Bir süre daha oturdum, yağmuru izledim. Sokaktan geçen birkaç insanın yüzüne baktım; kimse fark etmedi beni. Ama sorun değildi. Ben kendi içimde başka bir şey fark etmiştim. Kalbimin bir yerinde, sessizce bir şey yeşeriyordu.
Ne kadar kırılmış olursam olayım, o şey hâlâ oradaydı. Ben o gece, uzun zaman sonra ilk defa içimden şöyle dedim: “Belki de hiçbir şey bitmedi, sadece biraz dinlenmeye çekildi.”
