Üreticisi mi, Tüketicisi mi?

Artık dijital çağda yaşadığımız bir gerçek ve her geçen gün kendini daha “yapay” hissettiriyor. Aslında yaşadığımız çoğu şeyi bununla ilişkilendirebiliriz. Belki saçma diyeceksiniz ama hiç bu yılı yanlışlıkla başka bir yılla karıştırdınız mı? Bir dokumana yanlış tarih yazdığınız veya geçen seneki sınıfınızı kodladığınız oldu mu? Zaman algısı çoğu insanın pandemiden sonra kayboldu. Aslında bu insanların düzeninin bozulmasından kaynaklı olsa da boş vakitlerinde teknolojiyle insanı ihtiyaçlarını giderenler bu sıkıntıyı daha sık çekiyorlar. Ne lakin insansalar hiç üretmediği kadar üretmeye başladı. Son yıllarda sayısız şirket ve ürün büyük pazarda kendine yer edindi. Hepimizin hayatı her geçen gün kolaylaşıyor gibi. Peki teknolojinin mucidi biz miyiz yoksa şimdiki toplumun mühendisi dijitalleşme mi?

Önün çok açık aldığı kesin olan dijitalleşme ve teknoloji, insan yararına kullanılabilinecek en elverişli araç gibi gözüküyor. Basitinden söylemek gerekirse iletişim ihtiyacımızın çoğunluğunu telefonlarımızla gideriyoruz, öğrenciler saatlerce kütüphanelerde vakit geçirmektense internetteki sayısız kaynaktan yararlanabiliyor, kafamıza bir şey takıldığında kös kös oturmaktansa hemen cevabımızı arama motorumuzdan alabiliyoruz, hiç olmadığı kadar hızlı bir şekilde dünyanın her yeriyle bağlantı kurabiliyoruz. Eğer kullanmasını bilirsek aslında teknoloji, bize istediğimiz neredeyse her şeyi yapmak için bir kapı açıyor ve bizi güçlendiriyor.

Güç ise tarihin en önemli kelimelerinden biri olmakla kalmayıp kılcallığını şimdiki dünya dinamikleriyle kanıtlıyor. Teknolojinin potansiyelini gören ülkeler onu kullanabilmek için akıl almaz paralar veriyor, çalışmalar yürütüyor ve siyasi pozisyonlara giriyor. Sadece ülkeler değil, bireysel herhangi bir vatandaş teknolojinin iyisi ve kötüsü arasındaki ince bağı her an kaçırma tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor.

Özellikle bağımlılık raddesine gelen kullanım, toplumda bir yozlaşma ve izolelik yaratıyor. Özelleşen ve bireyselleşen dijital hayat kullanıcıyı kişileştirilirmiş özellikleriyle kendine adeta yapışık hale getiriyor ve basit görevler için bile ona muhtaç hale geliyoruz. Bu ihtiyacın tek tıkla karşılanması ise insanlarda basit dopamin salgılıyor ve aslında işlerinin ne kadar kolay halledile bilineceğini anlamalarını sağlıyor. İşte burada asıl karar vakti geliyor: bunu yararlarına kullanıp ellerinin altındakini istedikleri için bir araç olarak mı kullanacaklar yoksa dijitalliğin onların yerine işlerini halletmelerine mi izin verecekler?

Bilinçsiz kullanımın sonucu olan kontrolü kaybetme ile çoğu insanda sorumsuzluk, tükenmişlik ve çaresizlik görülüyor. Devamlı kullanımla gelen çevreden kopma ve hayatın akışını kaybetme, kişinin bireysel değerlerinde aşınma ve etrafındaki doğallığın tadını çıkartmada zorluklar çıkartıyor. Yavaş yavaş ilk önce aileden, sonra arkadaşlarından ve sonra toplumundan kaybolan bu kişiler kendilerini çevreye geri kazandırmakta zorluk yaşayabiliyorlar. Kaybolan kişi sayısı arttıkça toplumlar da yok olma; kültürel, sosyal, etik ve çevresel yapılarını kaybetme tehlikesini giriyorlar.

Bunları daha sağlam bir zemine oturtmak için şöyle bir örnek verebiliriz: sosyal medya. Birçok türü bulunan sosyal medya, özellikle dijital bağımlılık denince akla gelen terimler arasında yer alıyor. Basit mesajlaşma uygulamaları insanlara etkileşimde kalmaları için bir yol yaratsa da tanınmayan kişilerle sohbet tehlikesi, yüz yüze konuşmaktansa devamlı mesajlaşma seçimi ile gelen sosyal ve psikolojik bozukluklar gibi tehditleri de beraberinde getiriyor. Kısa video uygulamaları dikkat sürelerini kısaltıyor, kolay dopamine bakımlılık yapıyor ve insanların zaman yönetimini manipüle diyor fakat aynı zamanda iş yerlerinin reklam yapabileceği bedava bir platform oluşuyor, insanların hızlı bilgi alışverişine maruz kalabileceği ortamlar gelişiyor ve yaratıcılığın ve üreticiliğin takdir edilebileceği bir yer bulunuyor.

Dikkat ederseniz her iyinin bir kötüsü her kötünün bir iyisi var. Ülkeler bakımından, küresel bakımdan veya bireysel anlamdan, her türlü ayarı kaçtı mı kaçıyor. Yapay zekâ bu konuda belirleyici olabilecek şeylerden biri. Özelleştirmeyi maksimuma çıkartan uygulamaları ile insanları daha bağımlı hale de getirebilir veya onların teknolojiyi bir araç olarak görmesini de sağlayabilir. Günün sonunda duyan da gören de kullanan da biziz. Sınırını kaçırmadan, dengesini bozmadan teknoloji şart ama her şeyin fazlası da azı da zarar!

(Visited 2 times, 1 visits today)