Güzel bir yaz sabahına uyandım, pamuk gibi yataktan kalkarken sanki dünyayı kaldırır gibi hissediyordum. Sallana sallana kapıya doğru giderken, kapının aralık olduğunu gördüm, bu tuhaf geliyordu, çünkü uyumadan önce kapıyı kapatmıştım, gece tuvalete gitmiştim herhâlde. Tuvalete gidip elimi yüzümü yıkadım. Gözlerimi açtığımda aynada gördüklerime inanamadım, arkamda beyaz maskeli , beyaz eldivenlerinde kan lekesi olan , siyah takım elbiseli , beyaz gömlekli bir adam duruyordu, oracıkta küçük dilimi yutacaktım, soğuk bir elin omuzuma geldiğini görüyordum ama kaskatı kesildiğim için tepki veremedim. Sıcak bir el beni sarsıyordu, arkamı döndüğümde karşımda elinde tarak yüzünde kil maskesi olan babamı gördüm. O an havalara uçtum, babama sarılıp sıkmaya başladım, tersime babam biraz sinirliydi söylediğine göre beş dakikadır beni sarsıyormuş. Az önce gördüğüm şeylerin gerçek olmaması beni mutlu etti. Kıyafetlerimi değiştirdikten sonra kahvaltının hazırlanmasına yardım ettim. Yemeği yerken yumurtada bir farklılık vardı, sanki dün izlediğim filmdeki kötü karaktere benziyordu, bir tek kendisi mi görüyordu acaba, anne ve babama sorduğumda bir şey görmediklerini söylediler. Yemeği yedikten sonra hazırlanıp arkadaşlarımla buluşmak için yola çıktım. Metroda giderken ansızın ışıklar kesildi, metro durdu, etrafımdaki insanlar bana bakıp delice gülüyorlardı. Kafayı sıyırdım herhalde diye düşündüm. Bana doğru yürüyorlardı, kaçmaya çalıştım ama sanki benim için zaman yavaşlamıştı, buz gibi elleri tenime değince artık hayatımın burada sona erdiğini anladım. Gözlerimi açtığımda bembeyaz bir yerdeydim, burası ölümden sonra geleceğim yerdi, bir anda bir şey fark ettim sabah gördüğüm gri bıçak yerde duruyordu. Bıçak titremeye başladı, yükseldi ve siyah bir cisme doğru gitmeye başladı, o an hapı yuttuğumu anladım, çünkü bu adam bu sabah arkamda duran bıçaklı adamdı. Bana doğru ağır ağır yürüyordu, o sırada bir kapı fark ettim, hemen koşmaya başladım, kapıyı açtığımda adımımı atarken son anda fark ettim, siyah karanlık bir boşluk vardı, arkama baktım, adam çok yaklaşmıştı, hemen atladım ama bıçağın soğuk yüzeyi bir çizik bıraktı. Bilinmezliğe düşerken sonraki durak Kızılay diye bir anons geldi, nasıl yani hepsi hayal miydi, bugün hayatımın en değişik günüydü. Metro’dan Kızılayda indim. Buluşacağımız parka doğru gitmek için otobüse bindim. Neden bugün böyle olaylar yaşamıştım, otobüs ansızın sert bir şekilde durdu, az kalsın koltuktan düşüveriyordum. Şoför duraktaki yolcuyu almak için durmuştu binen yolcu bir yerden tanıdık geliyordu, bu beni kovalayan bıçaklı adamdı, hemen kapılar kapanmadan dışarı çıktım, ama yalnız değildim kapıyı açmıştı neredeyse, hemen koşmaya başladım, neyse ki arkadaşlarımla buluşacağım yere bir durak kalmıştı. Depar atarak koşarken sanki yol uzuyordu, artık anladım ki buraya kadarmış, adam tek koluyla beni kaldırdı diğer koluyla bıçağı saplamaya doğruldu, bıçağın girmesiyle gözlerimi açmam bir oldu, kendimi hastanede buldum, bütün ailem etrafımda oturuyordu, benim gözlerimi açtığımı görünce sanki ölümden dönmüşüm gibi sevindiler. Dediklerine göre bir gündür komadaymışım, ben de aileme komadayken neler gördüğümü anlattım, çok şaşırdılar ve çok korktular bir gün sonra taburcu edildim. Artık elimde çocuklarıma anlatabileceğim bir hikayem var.
Uyanamadığım Sabah
(Visited 2 times, 1 visits today)
