Hepimizin bildiği üzere son zamanlarda iklim değişikliği adlı bir sıkıntı karşımıza çıkmaya başlamıştır. Bu iklim değişikliği ilk kez karşılaştığımız bir sorun olmasa da son zamanlarda Büyük Bariyer Resfi’nin yaklaşık olarak %90’ının beyazlaması gibi olaylar, bize büyük bir uyarı olmuştur. Beni yanlış anlamayın, bu büyük bir problemdir ancak bu uyarılar bazı insanları daha fazla etkilemiştir. Bundan dolayı da ortaya bazı söylemler atılmıştır, bu söylemlerden biri de “2030 yılına kadar herkesin vegan olması gerekiyor. Aksi takdirde dünyada yaşam sürdürülemez.”dir. Hep birlikte bu söyleme bakalım, ne dersiniz?
Bana göre, burada dikkat çekmeye çalışılan şey, hayvan ve hayvan ürünleri sektörüdür ki bu haklı bir çabadır. Birleşmiş Milletler’e göre en çok karbon salınımına katkı sağlayan sektörlerden biri de %14.5 oranıyla hayvan ürünleri sektörüdür. Yani evet bu argümanın bir kaynağı var ama, burada şunu unutuyoruz: Veganlık, bazı insanlar için yeteri kadar yemek sağlayabilecek bir beslenme şekli değildir. Ayrıca insanları vegan olmaya da zorlayamayız. Onun yanında, sadece hayvan ürünleri sektörünün bu kadar karbon salınımına sebep olması, bu sektörden kurtulmamızı gerektirecek bir durum değildir. Bence, bu sektörden kurtulmaya çalışmak yerine yapmamız gereken, daha sürdürülebilir yöntemler bulmaktır.

Aynı zamanda; Dünya’daki en çok karbon salınımına sebep olan sektör hayvansal ürün sektörü değil, enerji sektörüdür. Bunun nedeni de kömürün hala önemli bir enerji kaynağı olmasıdır. Demeye çalıştığım o ki, bana göre sadece hayvan ürünleri sektörüne bakmak yanlıştır. Onun yerine bizim odaklanmamız gereken asıl sektör enerji sektörüdür çünkü enerji sektöründe kömüre birçok alternatif bulunabilmesi mümkündür. Fakat herkesin vegan olması imkansıza yakındır.
Ve her şeyin yanında; şunu da unutmamak lazımdır ki iklim değişikliği için en önemli görev biz halka değil, devletlere ve devletler arası organizasyonlara düşmektedir. Evet, biz vegan olarak veya kendi arabalarımızı kullanmak yerine toplu taşımaya geçerek iklim değişikliğine önlem alabiliriz -ki bize burada düşen görev budur- ama buradaki kritik nokta bizim vegan olmamızda değildir. Buradaki kritik nokta, devletlerin termik santrallerden güneş panellerine geçmesindedir veya toplu taşıma otobüsleri olarak elektrikli otobüsler kullanmasındadır. Yani önceden dediğim gibi, burada biz kendi çapımızda önlemler alabilsek de en önemli görevler bizim başımıza değil, devletlerin başına düşmektedir.
Toparlamak gerekirse, bu söylem iyi bir noktaya değinse de, dünyadaki iklim değişikliğinin en önemli sebebinin hayvansal gıda tüketimi olmadığını göz önünde bulundurmayı becerememiştir. Evet veganlık iklim değişikliğine bir yardım yöntemidir, ama bana göre bizim odaklanmamız gereken şey hayvansal gıda tüketimi değil, enerji üretmek için sürdülebilir yollara başvurulmasına geçiştir.
