Son zamanlarda büyüklerden sık sık “Bizim zamanımızda sokaklar çocuktan geçilmezdi, siz hep yalnızsınız” cümlesi geliyor. Eskiden bu sözleri biraz abartılı buluyordum ama şimdi fark ediyorum ki gerçekten de bugünün çocukları geçmişe göre daha yalnız. Bunun nedeni yalnızca telefonlar, oyunlar veya internet değil. Asıl mesele dünyanın değişmesi, yaşam temposunun artması ve sosyal ilişkilerin başka bir forma bürünmesi.
Öncelikle teknoloji meselesinden başlayalım. Teknoloji kötü bir şey değil, hatta çoğu konuda hayatımızı kolaylaştırıyor. Ama aynı zamanda insanı yüz yüze iletişimden uzaklaştırıyor. Artık birine mesaj atmak, onu aramaktan ya da buluşup konuşmaktan daha kolay geliyor. Dijital ortamda kurulan arkadaşlıklar ise yüzeysel kalıyor. Mesela birine uzun uzun mesaj yazmakla, yanında oturup konuşmak aynı duyguyu vermiyor. Bu yüzden sosyal çevremiz geniş görünse bile çoğu zaman içimizde bir boşluk hissedebiliyoruz. Çünkü gerçek bağlar, ekranlardan değil, yan yana geçirilen zamandan doğuyor.
İkinci büyük neden, günümüz çocuklarının yoğun hayatı. Eskiden bir çocuğun günlük planı bu kadar sıkışık değildi. Şimdi okuldan çıkıyoruz, kurs var, ödev var, proje var, sınav var… O kadar çok şey üst üste geliyor ki arkadaşlarla vakit geçirmek bile ekstra bir çaba gerektiriyor. “Hadi dışarı çıkalım” demek bile takvim ayarı yapmaya dönüştü. Doğallık kayboldu, spontane olan birçok şey artık mümkün değil. Sosyal ortamlar azalınca yalnızlık hissi artıyor.
Aile içinde de durum farklı. Anne babalar ekonomik stres, yoğun iş hayatı ve günlük koşturmacadan dolayı çok yorgun. Eve geldiklerinde çocuklarıyla kaliteli vakit geçirmek isteseler bile enerjileri yetmeyebiliyor. Bir de herkesin elinde telefon olunca, aynı evin içinde olsak bile birbirimize uzak kalıyoruz. Ev aslında insanın kendini en güvende hissettiği yer olmalı. Ama iletişim azalınca, çocuklar kendilerini evde bile yalnız hissedebiliyor.
Ve tabii sosyal medyanın yarattığı görünmez baskı var. Herkesin hayatı mükemmelmiş gibi göründüğü için insan kendini sürekli kıyaslıyor. Bir arkadaşının paylaştığı mutlu bir fotoğraf bile “Ben neden böyle değilim?” hissi yaratabiliyor. Bu kıyaslamalar insanı yavaşça içe kapanmaya itiyor.
Sonuç olarak bugünün çocukları yalnız çünkü dünya daha hızlı, daha gürültülü ve aynı zamanda daha uzak. Belki de bu yalnızlıktan kurtulmanın yolu biraz yavaşlamak, gerçekten sevdiğimiz insanlarla zaman geçirmek ve ekrandan uzaklaşıp yüz yüze iletişime dönmekten geçiyor. Çünkü bazen tek ihtiyacımız olan şey, birinin bizi gerçekten anlaması.
