Geçenlerde Suudi Arabistan’da ilk yapay kalp nakli gerçekleştirildiğini okudum. Bu muazzam başarı sayesinde kalp yetmezliği çeken bir hasta, artık bu sorunla baş başa kalmaktan kurtulmuş oldu. Titanyumdan yapılan bu kalp, insan kalbinin tüm fonksiyonlarını karşılamasının yanı sıra, yeni doğmuş bir bebeğin kalbi gibi herhangi bir sıkıntıya yol açmadan çalışabiliyor. Peki, bu yapay organlar gerçekten hastaların tüm sorunlarını giderebilir mi? Veya bu yapay organlarla nakil bekleyen insanlar kurtarılabilir mi? Bu soruların hem olumlu hem de olumsuz pek çok cevabı var.
Örnek vermek gerekirse, organ nakilleri çoğu zaman ölü kişilerin bedenlerinden alınır. Bu organlar bir yere kadar idare edebilir fakat anlaşılacağı üzere ölü birinin organları, yaşayan birine yeterli olamayabilir. Bu açıdan bakıldığında, yapay organlar gerçekten işlevsel görünüyor. Ancak, kusursuz biçimde işleyen bir mekanizmanın kopyasını yapmak oldukça zor. Milimetrelik ufak kaymalar dahi bir insanın hayatını kaybetmesine sebep olabilir. Bu kadar titizlikle hazırlanan yapay organlar seri üretime geçerse, çeşitli facialara yol açabilir.
Ayrıca, kendinizi nakil bekleyen, karaciğer yetmezliğinden dolayı ölme riski taşıyan bir hasta olarak düşünün. Ölmüş birinin karaciğerini mi isterdiniz yoksa yapay bir karaciğeri mi? Yapay karaciğer oldukça cezbedici görünüyor, ancak insanlık tarihinin en önemli nesnesi olan para burada da devreye giriyor. Yüksek ihtimalle yapay karaciğer çok daha maliyetli olacaktır. Dolayısıyla, birikiminiz yoksa bu tür yapay organlara ulaşmanız epey zor olacaktır.
Benim düşüncem ise bu tarz yeni teknolojilerin oldukça inovatif ve kurtarıcı olduğunu düşünmekle birlikte, günümüz dünyasında bu ve benzeri uygulamaların yeterince efektif bir şekilde uygulanabileceğini düşünmüyorum. Sadece zengin kesimin erişebileceği bir teknoloji, bence tıp kapsamına girmemeli. Bir inovasyonun tıp sayılabilmesi için toplumdaki her kesime hitap etmesi gerekir. Bu teknoloji şu an değil, ancak on-on beş yıl sonra herkesin hayatını kurtarmaya başladığında, işte o zaman gerçek bir devrim yaratılmış olacaktır.
