Sabah uyandığımda karnımın çok ağrıdığını fark ettim. Yüzümü yıkarken ellerimdeki derinin kızardığını gördüm. “Bir krem sürerim, geçer.” diye düşündüm ama hiç öyle olmadı. Üstümü giyindikten sonra tam evden çıkarken arkamdan birinin “Görüşürüz.” dediğini duydum. Arkama döndüğümde bu sesin kedim Duman’a ait olduğunu fark ettim. Halüsinasyon gördüğümü sandım ve evden çıktım.
Okula doğru yürürken yine arkamdan bir ses geldi. Arkama döndüğümde ise kimse yoktu. Bu durum beni iyice korkutmaya başlamıştı. O anda yerde bir karınca gördüm. Ona daha yakından bakmak için eğildiğimde karınca benimle konuşmaya başladı. Sözünü bitirmeden korkudan bayılmıştım bile.
Kendime geldiğimde okula geç kaldığımı fark ettim. Koştura koştura okula yetiştim. Artık anlamıştım; ben hayvanlarla konuşabiliyordum. Bunu arkadaşlarıma ya da aileme söylemek çok riskliydi çünkü beni deli sanacaklarından korkuyordum.
Eve geldiğimde annem ve babam henüz gelmemişti. Duman’ın yanına gidip onunla konuşmasını istedim. Kedilerin ne kadar geveze olduğunu düşündüm içimden; Duman benimle gerçekten sohbet ediyordu. Eğer Duman yapabiliyorsa diğer hayvanlar da yapabilir diye düşündüm.
Dışarı çıktım ve birçok hayvanla sohbet ettim. Ancak bu sohbetlerin sonunda çok acı bir gerçekle karşılaştım: Konuştuğum hayvanların çoğu, insan faaliyetleri nedeniyle zarar görmüşlerdi. Bu beni çok üzdü.
Ama buna bir çözüm buldum. Evdeki eski eşyaları kullanarak hayvanlar için minik kulübeler yaptım. Böylece hem kendilerini mutlu ve güvende hissedecekler, hem de içine koyduğum yeşillik sayesinde evlerindeymiş gibi rahat edecekler.
