Yeşil Yağmur Macerası

Bir gün gökyüzünden mavi yerine yeşil yağmaya başladı ve her şey değişti. Gökyüzünden yağan bu gizemli yeşil yağmura kimse anlam verememişti. Tüm internet, gökten yağan bu yeşil damlacıkların haberleriyle çalkalanıyordu. Çin’den Amerika’ya, Amerika’dan Yeni Zelanda’ya kadar tüm ülkeler bu olayı çözmeye çalışıyordu. Ben de bir sunucu olarak bu doğa olayını haber kanallarında duyurabilmek için detaylı araştırmalar yapıyordum ama maalesef bir sonuca ulaşamıyordum. Aileme bir şey olmasının stresiyle hızlıca araştırmalar yapıyor, ama bir sonuca varamıyordum. Gökteki yeşillik sadece üç saattir vardı ama arama sayfalarında “G” harfini yazınca ilk çıkan arama “Gökyüzündeki yeşilliğin nedeni ne?” idi. Ben İngiltere’de yaşamama rağmen, Türkiye’de yaşayan ailemin yanında olamadığım için kendimi çok kötü hissediyordum. Aslında onları daha fazla strese sokmamak için aramayı düşünmüştüm ama dayanamayıp babamı aradım. “Her şey yolunda mı?” diye soramadan babam atladı: “Kızım, Berin buraya hemen uçak bileti alıp gelmen lazım. Kardeşin, ben, annen… Senin için çok korkuyoruz, lütfen yalvarırım gel.” Bu atılmaya çok şaşırmıştım çünkü babam normalde çok soğukkanlı bir insandı. Yeşil yağmur bastırmıştı ve tam cevap verecekken elektrikler kesildi. Türkiye’de hala elektrik olabilirdi, bu yüzden yüzlerine kapattığımı düşünmüş olabilirlerdi. Bu düşünce beni iyice streslendirmişti çünkü o zaman bana bir şey olduğunu sanacaklardı.

Kafamı toparladıktan sonra derin araştırmama geri döndüm. Uyumadan saatlerce sadece bunu araştırdım ama nafile. Son çare olarak “Sonraki gün yeşil cehennem sona erer.” düşüncesiyle uyudum. Rüyamda annemi, babamı ve kardeşimi gördüm. Hepsi çaresiz gözlerle bana bakıyordu, sanki yardım istiyorlardı. Kabusun etkisiyle aniden uyandım ve hemen eşyalarımı toplayıp havaalanına gittim. Saat sabaha doğru 5’ti. Kendimi çok şanslı hissettim çünkü sabah 7’de tüm uçuşlar iptal olacakmış ama ben yetişmiştim! Hiç beklemediğim bir şekilde, Türk komşumu havaalanında gördüm. O da ailesi için çok endişelenmiş olmalı ki Türkiye’ye dönüyordu. Ona tam selam verecektim ki bana neden Türkiye’ye döndüğümü sordu. Bence cevap gayet açıktı, ama ben de ona “Sen niçin gidiyorsan, onun için.” dedim. Bana eleştirir gözlerle baktı ve sakin tavrını koruyarak “Ailen senin için işinden vazgeçecek kadar önemli mi?” dedi. Neden bilmiyorum ama sanki boğazım düğümlenmişti. Sessizce “İşim benim için çok önemli.” dedim. Sesini biraz yükselterek “Ailenden bile mi?” diye sordu. Sadece “Hayır… Ailemden değil.” dedim. Sonraki 10 dakikalık bekleme sürecinde korkunç bir sessizlik vardı. Uçağa bindiğimizde, gökyüzündeki yeşilliğin çok arttığını ve tüm gökyüzünü ele geçirdiğini fark ettim. Sanki tüm maviliği yutmuş gibiydi. Türkiye’ye giderken sadece uyudum. Sabahın 5’inde uyanıp yolculuğa çıkan herkes gibi…

Ailemin yanına vardığımda hepsi uyuyordu. Onları huzur içinde uyurken görmek içimi rahatlatmıştı. Onlarla beraber uyudum. Sabah olduğunda ise hepsi “Berfin!” diye bağırdı. Onların gözlerindeki sevinci görmek beni çok mutlu etti. Aslında yeşil yağmur Türkiye’de azalmış, yerine doğal mavi yağmur gelmeye başlamıştı. Ama her ülke için bunu söyleyemeyecektim. Buna ailecek bir el atmamız gerektiğini düşünüp yetkililerle iletişime geçtik. Ben sunucu olduğum için bu çok kolay oldu. Hızlıca onlara bunun sebebini bulup tüm ülkelerle paylaşmaları gerektiğini söyledik. Garip bir şekilde yetkililerin bu olaya hiç el atmadıklarını öğrendim. İçimden “Bu nasıl olabilir?” diye söyleniyordum ama sinirlenecek zamanım yoktu. Tüm araştırmalar tamamlanmış ve sebep bulunmuştu. Tüm ülkelerin kullandığı havai fişeklerin çok büyük patlamalara yol açtığı için bu olayı başlattığı söyleniyordu. Ben pek mümkün olduğunu sanmıyorum, bence daha büyük sebepler var ama şimdilik sorun çözüldü. Tüm dünya büyük bir oh çekti. Belki de bir dahakine bunun bir uzaylı saldırısı olduğu ortaya çıkar, ne dersiniz?

(Visited 16 times, 1 visits today)