Yeşilin Hayat Dolu Tonu

Bir gün gökyüzünden mavi yerine yeşil yağmaya başladı ve her şey değişti. Önce kimse ne olduğunu anlayamadı. Yağmurun renginin farklı olduğunu fark edenler, bunun sadece geçici bir doğa olayı olduğunu düşündüler. Ancak yağmur durmadı. Saatlerce, günlerce, haftalarca devam etti.

Yeşil yağmur tarlalara düştüğünde bitkiler hızla büyümeye başladı. Normalde aylar sürecek olan gelişim süreci günler içinde tamamlanıyordu. Çiftçiler bu duruma önce sevinse de, bir süre sonra her şeyin kontrolden çıktığını fark ettiler. Mısırlar insan boyunu geçmiş, ağaçlar devleşmiş, çimenler binaları yutmaya başlamıştı. Bitkiler adeta dünyayı ele geçiriyordu.

İlk günlerde insanlar bu durumu hayranlıkla izledi. Ancak kısa sürede fark ettiler ki, sadece bitkiler değil, hayvanlar da değişiyordu. Kediler ve köpekler büyümeye, gözleri tuhaf bir parlaklık kazanmaya başladı. Kuşlar normalden daha büyük kanatlara sahip oldu ve gökyüzünde süzülmek yerine havada sabit duruyorlardı. Bilim insanları, yağmurun kimyasal yapısını analiz etmeye çalıştı ama kimse yağmurun nereden geldiğini ya da neden yeşil olduğunu açıklayamadı.

Günler geçtikçe insanlar da etkilenmeye başladı. Önce yorgunluk hissettiler, sonra ciltleri soluk bir yeşile dönüştü. Gözleri karanlıkta parlamaya başladı ve daha az yemek yedikleri halde daha enerjik hissettiklerini fark ettiler. Bazıları bu değişimi bir hastalık olarak gördü ve sığınaklara çekildi. Diğerleri ise bunu bir evrim süreci olarak kabul etti ve yeni dünyaya uyum sağlamaya çalıştı.

Şehirler bitkiler tarafından yutulmuştu. Yollar, binalar ve arabalar yosunlarla, devasa sarmaşıklarla kaplanmıştı. Elektrik hatları çalışmaz hale geldi. Teknoloji, doğanın karşısında çaresiz kalmıştı. İnsanlar yavaş yavaş eski dünyalarından koparak yeni bir yaşam biçimine alışmaya başladılar. Artık gündüzleri yeşil ışıkla aydınlanan bir dünyada yaşıyorlardı.

Sonunda bilim insanları, yağmurun başka bir gezegenden gelen bir madde içerdiğini keşfetti. Bu madde, Dünya’daki organizmaları dönüştüren bir tür biyolojik ajan içeriyordu. Ancak çok geçti. İnsanlar artık farklıydı, şehirler yok olmuştu ve doğa her şeyin hakimi haline gelmişti.

Yeşil yağmur başladığında herkes onun bir felaket olduğunu sanmıştı. Ama zamanla anlaşıldı ki, belki de bu, dünyanın kendi kendini iyileştirme yöntemiydi. Ve insanlık, doğayla savaşmak yerine onunla birlikte yaşamayı öğrenmek zorundaydı.

 

(Visited 22 times, 1 visits today)