Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” sözü, hem Türkiye’nin iç politikasında hem de uluslararası ilişkilerde barışın temel ilke olması gerektiğini vurgulayan evrensel bir mesajdır. Atatürk, savaşın ve dünyada barış olmamasının zararlarını yakından görmüş bir lider olarak ilk olarak Türkiye’de, sonra ise dünyada barışı yaymıştır.
“Yurtta barış” ifadesi; bir ülke içinde huzur, birlik ve adalet sağlanmadan gerçek ilerlemenin mümkün olmayacağını anlatır. Toplumsal dayanışmanın güçlenmesi, farklı görüşlerin hoşgörü içinde yaşaması ve hukukun üstünlüğü, bu anlayışın temel taşlarıdır. Bir ülkede insanlar arasında saygı, adalet, hoşgörü ve eşitlik yoksa, toplumsal gelişmenin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi de mümkün değildir. İç barış yalnızca çatışmanın olmaması değil; düşünce özgürlüğünün korunması, hakların güvence altına alınması ve farklılıkların zenginlik olarak görülmesiyle mümkündür. İç barışı sağlamış bir ülke, dış dünyayı etkileyerek örnek bir ülke olabilir. Bu sayede barış kolayca yayılabilir.
“Dünyada barış” ise uluslararası ilişkilerde karşılıklı saygı, diplomasi ve iş birliğinin önemini ortaya koyar. Bu anlayış, savaş yerine diyalogun; çatışma yerine çözüm odaklı yaklaşımın önemini vurgular. Atatürk’ün bu sözü, bir toprak parçasının başka bir toprak parçasına, ya da bir kıtanın farklı bir kıtaya adaletli, saygılı ve en önemlisi barışçıl bir şekilde davranmasını ifade eder.
Bugün dünya birçok zorlukla karşı karşıya olsa da Atatürk’ün bu evrensel mesajı, barışın her zaman mümkün ve gerekli olduğuna dair güçlü bir inanç barındırır. Hem bireyler hem de toplumlar için yol gösterici olan bu söz, barış kültürünün gelecek nesillere aktarılması açısından da büyük önem taşımaktadır.
