Ne de güzel söylemiş Atam: “Yurtta barış, dünyada barış.”
Araştırmalarıma göre bu söz ilk kez 1931 yılında söylenmiştir ve şu anda kullandığımız anayasamızda da dış politikamızın temel ilkesi olarak yer almaktadır.
Bu sözün anlamı, yurt içinde güven içinde yaşarken milletlerarası barışın da korunması gerektiğidir. Milletler arasında yaşanabilecek sorunlar, önce o ülkelerin vatandaşlarını, ardından da diğer ülke insanlarını dolaylı yoldan etkiler.
Yanı başımızda yaşanan Suriye Savaşı’nda birçok insan hayatını kaybetmiş, birçok kişi evinden göç etmek zorunda kalmıştır. Göç eden insanlar bizlere sığınmış, Türkiye olarak bu insanlara sahip çıkmak durumunda kalmışızdır. Ancak bu durum, ekonomimizi ve toplumsal düzenimizi de olumsuz yönde etkilemiştir. Kısacası, bu savaşı biz de yakından hissetmiş olduk.
Türkmenistan’da yaşadığım dönemde, yakınımızda yaşayan Ukraynalı yaşlı bir çift vardı. Onlarla dedem gibi vakit geçirir, hasretimi onlarla dindirirdim. Her zaman bizi Ukrayna’daki evlerine davet ederlerdi; orada birlikte balık tutacaktık. Fakat Rusya–Ukrayna Savaşı, onları evlerinden etti. Yaşlılık dönemlerinde huzurla oturacakları evlerinde değil, başka bir ülkede göçmen olarak yaşamak zorunda kaldılar.
Bugün her gün televizyonlardan Filistin’de yaşananları izliyoruz. Benim yaşımda çocuklar okula gitmek, sokakta arkadaşlarıyla oynamak yerine üzerlerine yağan bombalardan saklanmak zorunda kalıyorlar. Eğer şanslılarsa aç bir şekilde yaşamaya devam ediyorlar; değilseler, ölüyorlar.
Bu ülkede yaşadığım için kendimi her zaman şanslı hissediyorum. Okula giderken ya da dışarıda oynarken huzur içinde olabiliyorum çünkü güçlü ordumuz ve birlik içinde olan toplumumuz sayesinde hiçbir düşmanın bize zarar veremeyeceğine inanıyorum.
Birçok dile çevrilmiş, birçok ülkede bilinen bu söz için en güzel başlığın, Atatürk’ün söylediği zamanki orijinal hâli olduğunu düşünüyorum:
“Yurtta barış, Dünyada barış.”
