ZAMAN MAKİNESİ 1919

Yıllardır sevgili bilim insanı arkadaşlarımla birlikte tasarlayıp hiçbir denememizde çalıştıramadığımız zaman makinesi projesi sonunda iptal edilmişti. Yılların emeği bu projede gizliydi; bu yüzden onu öylece kenara bırakmak içime sinmiyordu. Fakat yeni deneyler, yeni araştırmalar bizi bekliyordu.

Bir akşam, laboratuvarı kapatmak üzereyken başarısız zaman makinesi prototipimize son bir kez veda etmek istedim. Makinenin karşısına oturup sessizce onu seyrettim. Birkaç dakika sonra kalktım, üzerine bir örtü örttüm ve eve gitmek için yola koyuldum. Tam yolun ortasında yürürken bir anda içime doğdu: “Makineyi nasıl çalıştıracağımı biliyorum!” Kalbim hızla çarpmaya başladı. Hemen geri döndüm, olabildiğince hızlı bir şekilde laboratuvara koştum. Kapıyı açarken ellerim heyecandan titriyordu. Makinenin üstündeki örtüyü hızla kaldırdım, aklıma gelen düzeltmeyi dikkatlice uyguladım. Sonra makineye 19 Mayıs 1919 tarihini girdim ve derin bir nefes alarak düğmeye bastım. Hayatımın en stresli anıydı bu. Önce makine birkaç kez takırdadı, hiçbir şey olmadı. Tam vazgeçecekken birden düştüğümü hissettim ve bilincimi kaybettim.

Gözlerimi açtığımda çok farklı bir yerdeydim. Havanın kasvetli olduğu, yağmurun ince ince yağdığı bir sabaha uyanmıştım. Tarihler 19 Mayıs 1919’u gösteriyordu. Samsun’daydım. Limanda duruyordum, halk etrafımdaydı. Yüzlerinde savaşın ve yoksulluğun izleri vardı, ama gözlerinde umut ve vatan sevgisi ışıldıyordu. Birden gözüm ufukta beliren bir gemiye takıldı: Bandırma Vapuru limana yanaşıyordu. Kalbim çarpmaya başladı. Gemi durdu ve içinden sarı saçlı, mavi gözlü, bakışları kartal gibi keskin bir adam indi.

Tüylerim diken diken olmuştu. Karşımda duran kişi, bu milletin kaderini değiştirecek olan adamdı:
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk.

(Visited 8 times, 1 visits today)