Günümüzde zaman yönetimi, oldukça önemli bir konu haline gelmiştir. Ancak insanlar, zamanı yönetmekte sıkça zorlanıyor. Hatta zamanı yönetemeyen insanların sayısı o kadar fazla ki hepimiz, hayatımızda “Hiçbir şeye zaman yetmiyor.”, “Zamanım yoktu.”, “Zaman bulamadım.” gibi ifadeler kullanan insanlara tanık olmuşuzdur. Belki de bu ifadeleri kendimiz de defalarca kullanmışızdır.
Zaman yönetimi benim için bir denge durumudur. Yani sınırlı olan zamanımızda, hem yapmak istediğimiz hem de yapmamız gereken işleri bir şekilde halledebilmek anlamına gelir. Ne yazık ki bunu gerçekleştirmek, söylemek kadar kolay değildir. Bu nedenle, herkesin düşünülerek ve ayrıntılı bir şekilde hazırlanmış bir plana ihtiyacı olduğuna inanıyorum. Bu plan, sadece kişinin yapmak zorunda olduğu işleri değil, yapmak istediklerini de içermelidir. Ayrıca, bu işlerin ne kadar süreceği konusunda bir fikir sahibi olunmalıdır. Aksi takdirde, detaylı bir plan oluşturulamaz.
Bana göre, zaman yönetiminde sıkıntı yaşayan insanların çoğu, planlarında yer almayan işleri yaparak bu sorunu daha da büyütmektedir. Örneğin, kısa bir mola verdikten sonra işlerine geri dönmesi gereken bir kişi, arada telefonuna bakarsa farkında olmadan birkaç dakikasını harcamış olabilir. Ancak bu kısa görünen süre, toplamda uzun bir zaman kaybına dönüşebilir. Bu nedenle, zamanı planlamadığımız şekilde kullanmak, zaman yönetimindeki en büyük hatalardan biridir.
Peki, zamanı yönetemezsek ne olur? İşler aksayabilir, can sıkıntısı ortaya çıkabilir ya da asıl yapmak istediğimiz işleri yapamadan günü tamamlayabiliriz. Zaman yönetimi başarısız olduğunda, aslında kendi zamanımızda nasıl vakit geçireceğimize, nasıl eğleneceğimize ya da nasıl hissedeceğimize kendimiz karar veremeyiz.
Kısacası zaman yönetimi oldukça önemli bir konudur. Kendi zamanımızda neler yapacağımız tamamen bizim elimizde olmalıdır. Ancak çoğu zaman, biz sanki zamanın bizim üzerimizde daha fazla söz hakkı varmış gibi davranıyoruz. Oysa zamanı yönetemeyen, sonunda zaman tarafından yönetilir.