Zamanla Yarışırken

Saniyelerle yarışıyordum, bir mucize gerçekleşse dediğim o anda… Hayatın tüm ağırlığı omuzlarıma çökmüştü. Zaman, o gün her zamankinden daha hızlı geçiyor gibiydi. Bir duvar saati gibi tik taklarla ilerlemiyor, adeta içimi oyuyordu. Nefes alışlarım hızlanmış, ellerim titriyordu. Kalabalıkların içinde yapayalnız, içimdeki korkuyla baş başa kalmıştım. Telaşla koşuyordum; ayaklarım bedenimden bağımsız hareket ediyor, kalbim ise yerinden fırlayacakmış gibi atıyordu.

Sabah gelen bir telefonla her şey altüst olmuştu. “Annenizin durumu kritik, acilen hastaneye gelmelisiniz.” demişti telefondaki ses. Ne kadar süredir konuştuğunu, bana başka neler söylediğini bile hatırlamıyorum. O an sadece tek bir düşünce vardı zihnimde: “Yetişmeliyim.” Saniyeler geçiyor, yollar uzuyor, trafik sabrımı sınarken içimde bir şeyler kopuyordu. Dualar dudaklarımdan dökülüyor, gözlerim bir noktaya kilitlenmiş şekilde sadece ilerliyordum. Bir mucize bekliyordum. Belki de hayatımda ilk kez bu kadar samimi, bu kadar çaresizce istemiştim mucizeyi.

Hastaneye vardığımda zaman daha da acımasızlaştı. Koridorun sonunda uzanan kapı, bir ömür kadar uzaktı. İçeride ne olduğunu bilmiyordum. Doktorlar uğraşıyordu, makinelere bağlı bir yaşamla annenin elleri hâlâ sıcaktı belki. Belki de… O ‘belkiler’ insanın içine işliyor, kalbini sıkıştırıyordu. Her geçen saniye, onun elini bir daha tutamayacağım düşüncesini biraz daha gerçek yapıyordu. Tam o anda, içimden yükselen bir fısıltıyla başımı gökyüzüne kaldırdım. “Ne olur!” dedim, “Bir mucize olsun. Bu kez olsun…” Ne bir yıldız kaydı ne bir ışık belirdi gökyüzünde ama yüreğimde bir kıpırtı hissettim. Belki de umudun adıydı o his. Birkaç dakika sonra –ki bana saatler gibi geldi– ameliyathanenin kapısı açıldı. Doktor, yorgun ama huzurlu bir ifadeyle yaklaştı. “Kritik anı atlattı. Müdahalemiz işe yaradı.” dedi. Dizlerimin bağı çözüldü, gözyaşlarımı tutamadım. İşte o an, bir mucizeye tanıklık etmiştim.

O gün zamanın ne kadar değerli olduğunu, bir saniyenin bile kaderi değiştirebileceğini anladım. Mucizeler bazen sihirli bir dokunuş değil; sevdiğin birinin hayata tutunması, gözlerini açması, adını fısıldamasıymış meğer. O gün sadece annemi değil, kendimi de buldum. Çünkü mucizeler yalnızca başımıza gelenler değil, o an hissettiklerimizdir.

(Visited 19 times, 1 visits today)