Bir sabah uyandım ve kendimde bir değişiklik fark ettim. Kimsenin duymadığı farklı sesler duyuyordum. Bundan ilk başta çok korktum çünkü neden olduğunu bilmiyordum ama daha sonrasında bir şey fark ettim: Ben insanların zihinlerini okuyabiliyordum.
Bunu şöyle fark ettim: Arkadaşımla derste otururken ona baktığımda şöyle bir ses duydum: “Yeter artık, çok sıkıldım, bir an önce bitsin bu ders.” diyordu. Daha sonrasında tekrar bir ses duydum ve onda da “Of, Derin’le oturmak çok sıkıcı.” diyordu. O gün anladım ki ben insanların düşüncelerini okuyabiliyordum.
Bu aslında hem iyi hem de kötü bir şeydi. Bu sayede hem bana iyi davranıp hem de arkamdan konuşan iki yüzlü insanları görmüş oldum. Örneğin, Ayşe adındaki bir arkadaşımın benim hakkımdaki gerçek düşüncelerini maalesef çok sonradan fark ettim ama yine de geç olmadan fark ettiğim için çok mutluyum. En azından yanımda iki yüzlü birini bulundurmamış oldum.
Aynı zamanda öğretmenlerin bizimle ilgili olan düşüncelerini okuyabilmek de çok keyifliydi. Daha sonrasında bunu pek çok alanda kullandım ama bazen tabii ki başkalarının sizin hakkınızdaki her düşüncesini bilebiliyor olmak kalp kırabiliyor. Yine de ben buna artık alıştım ve bu, benim hayatımın bir parçası oldu.
