İlk başta her şey normal gidiyordu, ta ki arkadaşımla konuşurken bir anda içimden bir ses yankılandı. Bu benim kendi iç sesimdir diye düşündüm fakat iç sesim değildi, arkadaşımın iç sesini, hatta herkesin iç sesini duyabiliyordum. Arkadaşım, diğerleriyle konuşurken beni de plana davet etmek istediğini söylüyordu. Bunu arkadaşlarımla paylaştım ve kimseye söylemeyeceklerine söz verdiler. Biz de bunu iyi bir şekilde kullandık.
Mesela maçta karşı takımın koçunun zihnini okuyup onların taktiklerini görebiliyordum ve bu bize çok fazla maç kazandırdı. Çok kez şampiyon ve birinci olduk. Bunu derslerde de kullandık, mesela hocanın zihnini okuyup sorunun cevabını hemen buluyorduk. Bu özelliğim sayesinde çok fazla başarı elde etmiştik.
Mezun olduktan birkaç yıl sonra, 27-28 yaşlarımdayken NBA’a seçildim. İlk takımım Rockets olmuştu, sonra Celtics’ten bir teklif aldım. Çok iyi oynuyordum ve Celtics’e geçtim. İlk maçta onların taktiklerine göre oynayıp maçı 49 puan atarak bitirdim. Daha sonra emekli olup ailemle yaşayıp hayatımı böyle devam ettiriyordum. Oğlumu bir basketçi yaptım ve o da NBA’a gitti. Oğlumun maçını izlerken hayatımı kaybettim, zaten çok yaşlıydım.
