İlk Mototrlu Taşıtlaar

1700’lere kadar tekerlekli arabalar ancak at ve at gibi hayvanlarla çekilebiliyordu, çünkü bir başka güç kaynağı yoktu. Daha sonra buhar gücü kullanılmaya başlandı . 1769’da Fransız mühendis Nicolas Cugnot, saatte yaklaşık 6 km hız yapabilen ve iki kişi taşıyabilen üç tekerlekli buharlı bir araba yaptı. 1801’de İngiltere’de Corn-vvall’lı Richard Trevithick, Puffing Devil (Puf-layan Şeytan) adını verdiği buharlı bir taşıt geliştirdi. Gene Cormvall’dan Sir Gold-svvorthy Gurney, 1831’de düzenli yolcu taşımacılığında kullanılan ve 14 kilometrelik yolu yaklaşık 45 dakikada alan bir buharlı taşıt yaptı. Ne var ki, atlı yolcu arabası ve demiryolu sahipleri, makine gücüyle çalışan karayolu taşıtlarının gelişimini engelleyebilmek için ellerinden gelen her şeyi yaptılar; Gurney, öfkeli bir kalabalık tarafından taşa tutuldu. 1865’te İngiliz Parlamentosu makine gücüyle çalışan karayolu taşıtlarının önüne gündüzleri kırmızı bayrak asılması, geceleri ise taşıtın önünde lamba taşıyan birinin yürümesi zorunluluğunu getirdi. Bu kural 1896’ya kadar bu kural kaldı kaldı.
Diğer Avrupa ülkelerinde bu tür engellemeler olmadı. Alman mucit Nikolaus Otto, Gottlieb Daimler ve Cari Benz 1870’lerde ve 1880’lerde karayolu taşıtları için benzinli motorlar geliştirdiler. Bu ilk otomobiller küçük, iki kişilik at arabalarına benziyordu; motor arkadaydı ve taşıtın üstü açıktı. Bunlara atsız araba denirdi.
İlk atsız arabalarda direksiyon yerine kulp biçiminde dümeni vardı hareket motordan tekerleklere kayış ya da zincir aracılığıyla aktarılıyordu. Ama 1891’de, Fransız mühendisler Rene Panhard ve Emile Levassor, modern otomobillerin ilk örnekleri sayılabilecek yeni tasarımlar geliştirdiler. Bu iki mühendis, motoru öne, dört köşe bir motor kapağının altına yerleştirdiler ve motorun hareketinin sürtünmeli kavrama ve dişli aktarma düzenekleriyle tekerleklere iletilmesi sistemini geliştirdiler. 1890’ların ortalarında Panhard, kapalı binek otomobili tipini ortaya çıkardı; Andre ve Edouard Michelin kardeşler ise, havayla şişirilen tekerlek lastiklerini geliştirdiler. Böylece, otomobil kullanımı kolaylaştı, otomobil yolculuğu daha rahat duruma geldi {bak. Taşit LASTİĞİ).
Aynı tarihlerde ABD’de de otomobil tasarımı gelişmekteydi. 1893’te Frank ve Charles Duryea kardeşler, ilk başarılı Amerikan arabasını yaptılar; aynı yıl, Detroit’te Henry Ford adında genç bir mühendis, yeni bir dönüştürerek taşıt üretimi alanında yeni bir çığır başlattılar.
Avrupa’da ise, Charles Rolls ve Sir Henry Royce adlı iki İngiliz , işbirliği yaparak kusursuz bir otomobil geliştirme kararma vardılar. 1906’da piyasaya çıkardıkları Silver Ghost (Gümüş Hayalet), o güne kadar yapılmış en zarif, üstün nitelikleri olan arabalardan biriydi. İşte ünlü Rolls-Royce marka otomobiller böyle ortaya çıktı.
Ama, otomobil tasarımındaki gelişmelerin pek çoğu temel olarak ABD’de gerçekleştirildi. 1911’de Cadillac şirketi, elektrikli marş motorunu ve şarj dinamolu aydınlatma sistemini geliştirdi. Çok geçmeden fren lambaları, sinyaller ve cam silecekği ortaya çıktı. 1920’de Duesenberg, dört tekerleği de kavrayan hidrolik fren sistemini yaptı. O sıralarda İtalya’da Lancia, ön tekerlekler için ayrı bir askı (süspansiyon) sistemi buldu, ayrıca otomobillerin bir bütün halinde aynı yerde üretilmesi yöntemini uygulamaya koydu; günümüzde de bu üretim yöntemi kullanılmaktadır. 1920’lerde ilk küçük otomobiller ortaya çıktı. Önce İngiltere’de Austin Seven (Austin 7) piyasaya sürüldü; bunu 1930’larda üretilen italyan “Fiat 500 Topolino” küçük fare ile Alman “Volksvvagen” (Halk Arabası) izledi.

(Visited 93 times, 1 visits today)