‘Metaverse’: Fırsat mı tehdit mi?

Son günlerde sıklıkla gündeme gelen “Metaverse”, Antik Yunanca kökenli “meta” (öte) ile Batı dillerindeki “universe” (evren) sözcüğünün son parçası alınarak oluşturulan bir terimdir. 

Metaverse genellikle birbirine bağlı, sanal toplulukları veya bireylerin avatarlarının bağlantı kurabileceği dünyaları ifade eder. Bluetooth kulaklıklar, artırılmış gerçeklik (AR), akıllı saatler ve akıllı gözlükler kullanarak bu sanal gerçeklik evrenine erişebilmek mümkündür. 

Kovid-19 salgını boyunca sanal iletişim giderek önemli bir hal almaya başladı. Metaverse’nin de bu kapsamda çok sayıda kullanıcıyı bir araya getirecek ve kullanıcılara günlük aktivitelerini sanal ortamda yapacak fırsatlar sunması bekleniyor. Fakat Metaverse teknolojisinin sınırlarını düzenleyen herhangi bir yasa olmaması kullanıcıları daha savunmasız hale getirebilir. Zuckerberg, Metaversenin sadece şirketinin bir sonraki bölümü değil, aynı zamanda internet dünyasının geleceği olduğu, önümüzdeki 10 yıl içinde, Metaverse bir milyar insana ulaşacağı, yüz milyarlarca dolarlık dijital ticarete ev sahipliği yapacağı ve milyonlarca yaratıcı ve geliştirici için işleri destekleyeceğini belirtmişti.

Metaverse ile meydana gelecek değişiklikler toplumsal zorlukları da beraberinde getiriyor. Çevrim içi yaşama geçiş inkar edilemez şekilde kimlik hırsızlığı ve dolandırıcılık riski de taşıyor. Bireyler dijital ortamlarda alışveriş, eğlence, sosyalleşme ve çalışma gibi pek çok faaliyete alışmış olsa da bu durum reel dünyanın bir darbe yaşamasına neden olabilir.

Metaverse, doğası gereği kişisel, biyometrik, finansal ve hatta duygusal verilere dönüşerek güvenlik, gizlilik ve fikri mülkiyet ile ilgili endişeleri de beraberinde getiriyor. Aynı şekilde avatarlar bir kimlik biçimi olarak kullanıldığında, kişisel veriler kopyalanmaya, çalınmaya, silinmeye veya manipüle edilmeye açık hale gelir.

Metaverse ile gerçek hayata çok yakın paralel bir hayatımız daha olabilir. Gelecekte çalışma saatlerinin günlük iki saate kadar düşebileceği tahmin ediliyor. Geleceğin en büyük meselesi insanların boş zamanını doldurabilecek, onları oyalayabilecek ve hatta bunu bir pazara dönüştürebilecek projeler olacak. Buna “boş zaman mühendisliği” diyenler de var.

Metaverse’ün zenginleşmesi, bu sanal dünya için geliştirilecek uygulamalara da bağlı. Bu nedenle gelecekte kodlama daha çok önem kazanacak. Şimdiden gençlerin kodlama öğrenmesi ve algoritma çalışması gerekiyor. Yazılım işi artık her meslek için geçerli.

Daha bireysel iş hayatı, evden çalışma, proje bazlı işler, daimi olmayan yarı zamanlı işler daha da yaygınlaşacak. Gelişmeler çok hızlı olacağından iş hayatında ayakta kalabilmek için sürekli bir öğrenme sürecinde olacağız. Buna bağlı olarak da herkesin, “öğrenmeyi öğrenme” becerisine sahip olması gerekecek. Hızlı öğrenebilenler, sürece hızlı uyum sağlayabilenler, başarı merdivenlerini daha hızlı çıkacaklar. Bunun yanı sıra, inisiyatif kullanma ve yenilikçilik, etkili karar verebilme, ana dil ve yabancı dil bilgisi, bilgiye çabuk erişim, bilgi işleme ve bilgi yönetimi, analitik düşünme, problem çözme, uzaktan çalışmada işbirliği yapabilme gibi beceri ve vasıflar kişinin  üst basamaklarda olmasını sağlayacak.

Sonuç olarak; Metaverse’in sosyolojik, ekonomik, stratejik etkilerini; toplum psikolojisine, eğitime, sağlığa kesinlikle yansımaları olacak. Eğitimini güçlü tutan kişi ve ülkeler, bu dünyalarda çok güzel bir düzen içerisinde yaşayabilir hatta çalışabilirler.

(Visited 36 times, 1 visits today)