TENHADA YAŞAM

Mart ayının ilk haftasındayız. Soğuk havayı iliklerime kadar hissettiğim bir gün yazıyorum bunu. Okul bitti ve sorumluluklarımı yerine getirmek üzere eve dönüyorum. Okul ile ev arası biraz uzak mesafe diyebilirim. Birkaç sene önce şehirden uzak bir yerde, bozkırlarda yaşamaya kara verdik. Başta yaşamanın imkânsız olacağını düşünsem de küçüklüğümden bu yana içimde barınan hayvan sevgisi aslında bana yaşamam gereken yerde olduğumu hissettirdi. Gel gelelim bu yaşantının benim okul dönüşü hayatıma yansıttıklarına …

Çiftliğe geldiğimde eve gider, üstümü başımı değiştirir, ödevlerimi yaparım. Yapacağım tüm işlerden sonra hiç halim kalmaz ve ben bu yüzden derslerimi önceden bitiririm. Evden çıkınca ağılın yanına gider akşamüstü gibi kuzuları otlatmaya çıkarırım. Hava iyice kararmadan evvel çiftliğe tekrar gider, kuzuları bırakırım. Ağıldan biraz ileride meyve bahçesi ve bostanımız var. Oraya uğrar, biraz havuç ve marul alırım. Havuçların bir kısmını atlara veririm bir kısmını ise tavşanlara ayırırım. Onlar karnını doyurur bense kümese gider, tavukları yoklarım. Sonrasında eve gelirim ve ben de karnımı doyururum. Öte yandan dondurucu ayazın bizi etkilememesi için ev işeri ile de uğraşmam şarttır. Eve girmeden önce odunluğa girer biraz kuru odun ve çıra alırım. Sonrasında sobayı yakar, evi ısıtırım. Saat biraz daha ilerleyince herkes yatar ve ben saat 6.30 gibi tekrardan yeni bir güne, okul yolculuğuna, başlamak üzere yatağıma geçerim. Şu zamanlar sabahları hava oldukça kasvetli ve sisli olsa da bir tarafım hala şehir hayatını görmek için can atıyor diyebilirim.

Aslında buralara taşındığımızda bir hayvan çiftliği fikri yoktu. Bir süre sonra birkaç kuzu ve başlarına bir köpek aldık. Kuzular ağıllarından memnun bir şekilde yaşarken köpeğimiz yanına bir arkadaş istiyordu. Biz de işi biraz büyüttük ve ağılın yanına at kulübesi yaptık. Çiftlik büyüdükçe fareler dadanmaya başladı. Fareler dadandıkça kediler çoğaldı. Böylelikle bizim köpek yalnız kalmıyordu. Atlar genelde hep uslu durur. Yaz ayları atlara olan ilgimizi arttırırız. Çünkü yarış dönemlerinin başladığı zamanlar biz de atları hazırlarız. Şu güne kadar hiç birinci olamadık fakat bu işle uğraşmayı çok seviyoruz. Belli dönemlerde taylar doğar. Bu ufaklıkların oldukça iyi bir bakıma ihtiyaçları oluyor. Bu nedenle bazıları için tüm işi bırakıp onlarla ilgilenebiliyoruz.

Uzun lafın kısası çiftlik hayatı insanın doğal değerlerin farkına varmasını sağlıyor. Yorucu temposu ile başa çıkmak aslında bize hayatın getirebileceği zorluklarla ve sorumluluklarla nasıl mücadele edebileceğimizi ve nasıl oraya ait olduğumuzu gösteriyor. Güzel nehirler, mavi gökyüzü, gece vakti beliren yıldızlar, ilkbahar açan çiçeklerin büyüleyiciliği, sonbahar yaprakları dökülen ağaçlar, yazın çeşit çeşit meyveler ve kışın her biri farklı kar taneleri… Şimdi soğuk havayı iliklerime kadar hissetmenin o kadar da zor bir şey olmadığını anlıyorum.

(Visited 12 times, 1 visits today)