Umutsuzluğun Kitabı

Saat çoktan gece 12’yi geçmişti ancak taslağını yarın yayın evine götürmem gereken kitabı daha bitirememiştim. Aklıma herhangi bir şey gelmiyordu ki yazayım. Düşündüm, düşündüm ve daha çok düşündüm ancak bu kitabı devam ettiremiyordum sanki devam ettirince ne oluyordu ki kimse okumuyordu. Kimsenin okumadığı kitap, kitap mıdır ki diye düşünmekten kendimi alı koyamıyordum. Bana bu soruyu yazar olmadan önce sorsaydınız cevabım “Saçmalamayın tabii ki onlar da kitaptır sonuç olarak kimse kitabı beğenmese de ya da kitabı okumasalar bile yine de üzerinde emek var.” derdim. Ancak ne zaman yazar olmaya karar verip kitaplarımın okunmadığını görünce artık düşüncelerimle çelişmeye ve yazdığım kitapların kitap olmadığını düşünmeye başladım.

Fakat artık bu kötü düşüncelerden sıyrılıp iyi şekilde düşünüp her şeyin daha iyiye gideceğini ummaya başlamalıydım ve bütün bunları yapmak için de artık şu taslağı bitirmem gerekiyordu. Ben de tüm konsantrasyonumu toplayıp yazmaya başladım. Gerçekten de yazdıkça geliyordu. Bir anda kapı çaldı, yeni taslak yazdığımı ve rahatsız edilmek istemediğimi bile bile beni rahatsız edebilecek sadece bir patavatsız kişi vardı o da canım ciğerim en yakın arkadaşımdı tabii. Yerimden kalktım ve kapıyı açmaya gittim. Ancak o yüzüme bile bakmadan koşa koşa tuvalete gitti. Tam bir merhaba bile demeden geçti diye onu azarlayacakken sarıldı ve gönlümü aldı. Elinde poşet vardı ve çok güzel kokuyordu. Poşete baktığımı anlayınca taslak yetiştirmen gerektiğini biliyorum yemek yapmaya çok vaktin yoktur diye sana börek getirdim, dedi. Ona aslında rahatsız edilmek istemediğimi söyleyip onu kovacaktım ancak o da benim iyiliğimi düşünüyordu. Ben de zaten çok yorulmuştum ve dinlenmek istiyordum hazır arkadaşım da buradayken birazcık konuşup  ara verebilirdim. Yaklaşık bir saat boyunca havadan sudan konuştuk ancak artık kitabım üzerine çalışmam gerekiyordu, bu nedenle onu evden gönderip böreğimi yiyerek çalışmaya devam ettim. Kitabımı bitirmeye çok yakınken yayın evinden mesaj geldi bu mesaj kitabı bugün göstermem gerektiğinin hatırlatmasıydı. Mesajı gördükten sonra daha çok gaza geldim ve daha hızlı yazmaya başladım. Yaklaşık iki üç saatlik aralıksız bir şekilde yazdıktan sonra artık kitabım bitmişti.

Pijamalarımı çıkarıp kıyafetlerimi giydikten sonra kendimi sokağa attım. Hemen bir taksi çevirdim ve yayınevinin yolunu tuttum. Bu kitaptan gerçekten umutluydum. Şu ana kadar yazdığım kitaplar içinde en çok özendiğim kitap buydu ve gerçekten güzel olmuştu. Yayın evine gittim taslağı bıraktım. Artık yayınlanmasını beklemekten başka çarem yoktu.

(Visited 4 times, 1 visits today)