Vazgeçilmez Doğa

 

Bugün, özellikle şehir merkezlerinde, kentsel yapılaşmadan dolayı yeşil alan bulmak neredeyse imkânsız. Hatta günümüzde bu durumun gerçekleştiği şehirlere “Beton Şehir” bile denilebiliyor. Doğa ile olan bağlantımızın gün geçtikçe kopması bir hayli üzücü. Çünkü doğa, insanın düşmanı değil en büyük dostudur.

Şu ana kadar yapılan birçok araştırma tabiat ve insan arasındaki pozitif ilişkileri öne çıkarmayı başarmıştır. Mesela 2022’de yapılan bir araştırma düzenli olarak yeşil alanlarda bulunmanın mental sağlığa iyi geldiğini gösterdi. Bu olumlu etkiler arasında aslında birçok şey var. Bunlardan biri sakinlik hissi vermesi ve stresi azaltması. Mevcut hayatımızda hepimiz gerek iş hayatında gerek sosyal hayatımızda yoğun strese maruz kalıyoruz ve birçoğumuz bu durumla başa çıkmakta zorlanıyor. Fakat tabiatla olan ilişkimizi güçlendirmek bizim rahatlamamızı sağlıyor. Ormanlık bir alanda etrafınızdaki güzelliklere hayran kalmak ve onları keşfetmek belki de bizi monoton hayatımızdan uzaklaştırıyor. Doğa, bizim yaratıcılık gücümüzü de arttırıyor. Çünkü tabiat bize gezip görebileceğimiz, anlamaya çalışabileceğimiz birçok bilinmezlik ve harikalar sunuyor. İnsandaki merak duygusunu besleyebilen ve bu konuda sınır tanımayan bir alan doğa. Ayrıca doğada bulunmak sadece bize ruhsal değil, fiziksel de pozitif geri dönütler sağlayabiliyor. İlk olarak hem sulak alanlardaki algler hem de yeşil alanlardaki ağaçlar oksijen üreticileri olduklarından nefes aldığınız hava tertemiz oluyor. Bunun yanı sıra özellikle düzenli olarak doğada bulunmak, hareket etmek, hatta küçük yürüyüşlere çıkmak eğer rutininizse fark etmeden günlük hareket ihtiyacınızın çoğunu karşılıyor olabilirsiniz. Örneğin bir gün evinizin yanındaki yeşillik alanda küçük bir yürüyüş yapmayı planladınız. Etrafınızda daha yeni açmış çiçekler, filizlenmeye başlamış küçük fidanlar, altınızda yemyeşil capcanlı gözüken çimen ve her yerde uçuşan rengarenk kelebekler. Bir sonraki gün tekrar gitmek, birçok insanın böyle güzellikler ile karşılaştıktan sonra tercihi oluyor ve fark etmeden düzenli olarak yürüyüş yapmaya başlıyorlar. Doğanın bu kadar pozitif etkisi bilim insanlarının uzun süredir ilgisini çekmekte. Hatta “Eko Terapi” anksiyete, depresyon gibi psikolojik rahatsızlıkları tedavi etmek için öneriliyor.

 

Sonuç olarak doğanın insan üzerindeki pozitif etkileri göz ardı edilecek gibi değil. Gerek sakinleştirmek, merak hissini arttırmak, bütünlük hissi vermek, stresi azaltmak ve yaratıcılığı arttırmak gibi ruhsal etkiler olsun; gerek keşif duygumuzu beslemesi ve güzelliklerine hayran kalmamızla bizi kendine çekerek düzenli olarak onu ziyaret etmemizi sağlaması ve oksijen üreticileri yardımıyla temiz hava solumamıza olanak sunması olsun, tabiat biz insanlar için vazgeçilmez bir nimettir.

(Visited 42 times, 1 visits today)