Yalan

Cumhuriyet nedir? Aklınıza gelen sözcükler; özgürlük, demokrasi hatta refah olabilir değil mi? Peki ya “Cumhuriyet” kelimesinin arkasına saklananlar?

Cumhuriyetçi bir ülke olarak kendimizi tanımlıyoruz lakin ne özgürlükle ne de refahla bir alakamız var. İnsanların aklında; ya hapis yatarsam ya da zorbalanırsam gibi düşünceler geçerken diğer düşüncelerin gerçekten bir sesi olabilir mi? Savaştan yeni çıkmış Belgrad halkının bizden daha gönenç bir hayatı var, gece 12’de parkta frizbi oynarken bizim ülkede ise polisler devriye değiştiriyor. Bunun sebebi adalet denen bir sözcüğün biz de bir karşılığı olmamasıdır.

Habil ve Kabil ile başlayan kendi türünü öldürmek artık bir arzuya hatta bir alışkanlığa dönüşürken insanların bunu yok saymasını hem de normalmiş gibi davranmasını önemsemeyen bir ülke cumhuriyetçi midir? Ben karşı evde oturan komşumdan korkarken 100. yılı mı kutlayacağım? Ne yaşıtlarımın ne de büyüklerimin sözünün geçmediği bir yurtta neyi kutlama heyecanıdır bu? Başı kapalı olanların süs bebek gibi kullanıldığı bir yer ne özgürdür ne de “Cumhuriyet”* kavramının geçtiği bir alandır.

Kusuruma bakmayın, diyecek olumlu bir şeyim yok şayet “Cumhuriyet” kavramının ne olduğunu daha iyi anlarsam daha güzel, betimleyici bir yazı çıkarabileceğimi inanıyorum. Bana bu kelimeyi öğretmeye çalışan olmadı sadece var dendi ve bunu sevinçle karşılamamız gerektiği söylendi. Sanki insanların şöyle bir inancı var; şu hayatta az olsa da iyi olan şeyleri kutlarsak mutlu oluruz. Şahsen bu düşünce kadar gıcığıma giden şeyler azdır. Bu cumhuriyetin ilk 10 yılı ne kadar kutlamaya değer olsa da 100. yılının bir anlamı kaldığına inanmıyorum. Bu vatan cumhuriyeti savunuyor, o zaman pozitif bir yer olmalıyız gibisinden şeyler zırvaladılar, beynimize zorla işlediler. Lakin bu ülke Avrupa’da depresyonda olan ülkeler arasında birinci sırayı almış bir yurttur. Dersten kaldı diye canına kıyan, parası yetmediği için dilenen, her şeyin suçunu kıyafete atan erkekten, zor bela kazandığı diplomasını çöpe atan insanlardan ibaret olan bir ülkeden ne beklenir ki?

Kutlamalardan daha çok isyanların olduğu bu ülke hala neyin 100. yıl derdinde? Doğru düşünebilen bir insanın nefret ile dolmaması gerçekten mümkün mü? Hocalar öğrencilerin başında dikilip “Cumhuriyet” hakkında yazı yazın, dans edin gibi şeyler dediği bir yerde çocukların güler yüzlü bir şekilde karşılık vermesi mi bekleniyor?

Bu ülke de sinir, üzüntü gibi duygulardan özgürlük ve sevinç adlı duyguları hissedebiliyor musunuz gerçekten?  Yalvarırım, bana da pozitif bir şeyler söyleyin o halde, çünkü benim aklıma hiçbir şey gelmiyor. Diğer ülkeler haberlerde doğal afetleri görüyorken biz de tacizin yayınlanması kadar durumu böyle rahat özetleyen bir şey yok. Bu ülkeden memnun olanlara “salak” diye hitap edildiği bir yerde yaşıyoruz.

Bir söz denmiş zamanında; “Eğer bir gün bana ihtiyaç duyarsanız size hiçbir şey öğretememişim demektir.” bunu söyleyen o mükemmel adam ne yazık ki bize hiçbir şey öğretememiş. Farklı bir ülkeye bakıyorum, bizden çok ayrı olan bir ülkeye, birçok farklı yerin baskısı altında kalmış üstüne üstlük hala da kalmaya devam ediyor ama lanet olsun ki o ülke bizden daha iyi durumda, bizden daha mutlular. 100. yıl sadece bir sayıdan ibaret, sadece cumhuriyetin ilanından sonra geçen 100 yıl demek. Bizden ne yazı ne dans ne de herhangi bir kutlama istemeyin bilmediğimiz, duymadığımız, görmediğimiz bir şey için.

 

(Visited 4 times, 1 visits today)