Bekle, Dur, Düşün

İnsanoğlu tüm hayatı boyunca durmadan yürür, bazen koşar ama hiçbir zaman durmaz. Çünkü durduğu anda yol da biter, yaşam da. Bazen bilmediğimiz sokaklara gireriz, hatta kayboluruz arka sokaklarda. Doğru yolu bulmaya çalışırken aşina olmadığımız sokakları keşfederiz, tanımadığımız sokaklarda yürümenin hazzı sayesinde yepyeni şeyler öğrenip deneyimleriz. Tabii bu yolu tek başımıza yürüyor olsak da bu uzun yolda insanlarla karşılaşırız. Bazen kısa bazen çok onları kendi yolumuzun yolcusu, kendimize yoldaş yaparız. Kimisi yanımızda yürümeyi seçerken kimisi karşımıza çıkar. Bu karşımıza çıkanların hepsi de bizi durdurmak isteyen kimseler değildir, bazıları yeşil ışık yakar bize; durma devam et! Kimisi kaşlarını çatar inandığımız doğruları küçümser ve çok emek vererek yürüdüğümüz yoldan geri dönmemizi ister ama bence bu yolda karşımıza ne yeşil ne kırmızı; en çok sarı ışık çıkar.

Hayatın iyi yanları olduğu kadar zor zamanları da vardır. Her şey mükemmel bir şekilde işleyemez her zaman. Hepimizin hayatında pes etmeyi düşündüğü anlar gelebilir ve ben çoğu insandan farklı olarak böyle bir durumda bile yolunuza devam etmenizi önermek yerine derin bir nefes alıp düşünmenizi isterim. “Ben yürüdüğüm bu yoldan memnun muyum? Yolu yürüyüp bitirdiğimde sonda karşılaşacağım şeyden ne olursa olsun mutlu olacak mıyım?” gibi soruları dönüp kendinize sormanızı tavsiye ederim. Zaten bir hedeften vazgeçmeyi düşünüyorsanız onu o kadar da istememişsiniz demektir. İnsan istek ve hayallerinden bu kadar çabuk vazgeçemez ve bu sorgulamaları neredeyse her gün dile getirmesek bile bilinçaltımızda kendimize yaparız, devam etmek veyahut bırakmak arasında ikilemde kalırız. “Devam mı edeceğiz yoksa duracak mıyız? Durmak için mi hazırlanmalıyız, gitmek için hızlanmalı mıyız?” gibi sayısız sorular kafamız da dönüp durur. Demem o ki hayatın kesin bir rengi yoktur, hayat dediğimiz şey hep bir belirsizlik, hep bir karar alma sürecidir. Sanki bir matematik problemi çözmek gibidir yaşam, sonucu bilmezsin ama çözmek için çaba sarf edersin. Soruya o kadar çok kaptırırsın ki kendini kullandığın “yolun” yanlış olduğunu farkına varmazsın uzun süre.

Şimdi durup düşünmenizi istiyorum. Hayatınız boyunca elde ettiğiniz başarılar için kaç kez gereken övgüyü aldınız? Kaç kere yaptığınız hatalarınız yüzünüze vuruldu ve durmanız gerektiği söylendi? Ayrıca bunların dışında kendi iç dünyanızda kaç kere ikilemde kaldınız? Herkesin bu sorular için kendine göre bir cevabı vardır fakat insan kendi hayatında çevresindeki diğer insanlardan daha çok söz sahibidir ve kendini daha çok yargılar veya tebrik eder bunca zaman boyunca mücadele verdiği her şey için. Bu yüzden karşımıza en çok sarı ışık çıkar, kırmızıdan ve yeşilden ziyade.

Hayatımızın daha başında olan gençler olarak biz, yürüdüğümüz yolu ve yanımızdaki insanı doğru olarak seçmeliyiz. Ayrıca her kırmızı ışık da şöyle bir dönüp iç sorgulama yaparak kendi öz irademizle yolun doğru olup olmadığına karar vermeliyiz. Her yeşilde de çok hızlanmamalıyız, unutmayalım ki yürüdüğümüz yolun bazı gerçekleri ve kuralları var. Sarıda da çok durup düşünmeyelim, hayat hızlıca akıp gidiyor. Yaşadığımız her anın kıymetini bilerek ikilemlerin hayatımızda ve kararlarımızda çok büyük rol oynadığını da unutmayalım.

 

 

(Visited 56 times, 1 visits today)