Biraz Özgüven

Her zaman olduğu gibi okuldan yine her şeyden, herkesten nefret ederek çıkmıştım. Hatta her zamankinden daha çok nefret ederek. Her şey üst üste gelmişti. Yine. Kitabımı kaybetmiş, derse geç kaldığım için ailem aranmış, kıyafetim yüzünden birkaç kere uyarılmış, en yakın arkadaşımla kavga etmiş ve ödevimi evde unutmuştum. Beni tanıyanlar bilirdi ben böyle bir öğrenci değildim. Her şeye karamsar bir bakış açısıyla da bakmazdım. Yeterince mutlu, küçük sorunları olan, öğretmenlerin sevdiği, sorumluluk sahibi, arkadaşları arasında sevilen bir insandım. Fakat bu okul beni zorluyordu. Bitmek tükenmek bilmeyen sabrım bitmek üzereydi, hiçbir şey yapmak istemiyordum, bu okuldan kurtulmak istiyordum sadece.Her açıdan çökmüş durumda servisime binmiş ve kırk dakika boyunca servisteki kendini bir şey sanan zengin küçük çocukların dırdırını çekmek durumunda bırakılmıştım. Berbattı.suicidal ile ilgili görsel sonucu

Eve gelir gelmez ödevlerimi yapmaya koyuldum hemen bitsin de rahat rahat oturayım diye. Bitti diye sevinecektim ki kompozisyon ödevimi hatırladım. Bu kompozisyon yazma olayı da yeni okulumun beni gerim gerim geren etkinliklerinden biriydi. Daha konuyu bile seçememiştim. Annemi aramaya karar verdim. İşyeri şehir dışındaydı ve eve geç geliyordu ama yine de bana her zaman yardımcı olabilecek biriydi o. Onunla biraz konuştum ve aklıma çok hoş bir fikir geldi. Yani en azından o an güzel bir fikir gibi gelmişti. Yazmaya başladım, yazdım, hatta bence elimden geleni yaptım ama neden sonuç bu kadar amatör ve kötüydü ki? İlk düşündüğümde çok güzel bir fikir gibi gelmişti ve bu fikrimi güzel bir biçimde kağıda dökebileceğimi düşünmüştüm. Ama uygulamaya geldiğinde hiçbir şey o kadar da kadar kolay değildi. Hem kötü olmuştu hem de devam ettiremiyordum.Saat çok geç olmuştu ve ben gözlerim kapanırken başka bir hikaye daha yazamazdım. Bu durumda da yapılacak en iyi şey yazmaya devam etmekti. Her şey fazlasıyla kötüydü zaten ve daha kötü olamazdı, ben de kendimi zorlayıp bir şeyler daha yazdım. Benden kusursuz ve mükemmel bir yazı beklenirken ben bunu yazmıştım. Ama daha fazla devam etmek ve kendimi daha fazla yormak istemiyordum. Zaten daha fazla takmama kararı almıştım, bıkmıştım her şeyden. Bu nedenle  kompozisyonumu olduğu gibi öğretmenime gönderdim ve uyudum.İlgili resim

Ertesi gün kalktığımda gözlerim yanıyordu ve başım zonkluyordu. Zorla okula gittim ve sabah koridorda edebiyatçıyla karşılaştım. Kompozisyonumu okumuştu herhalde.Kendimi her türlü eleştiriye hazır konuma getirmeye çalıştım. Kötü eleştiriler duymayı beklerken hoca birden yazımın ne kadar yaratıcı ve farklı olduğundan bahsetmeye başladı. Uykulu halimle acaba ben mi yanlış anlıyorum diye düşündüm. Duyduklarıma inanamıyordum.İşte o an tek ihtiyacım olan şeyin biraz özgüven olduğunu anladım.

(Visited 64 times, 1 visits today)