Birini Öldürmek

Merhaba, ben bugün birini öldürdüm. Fiziksel olarak…

Her şey sıradan bir gün gibi başladı. Okula gittim, arkadaşlarımla buluştum ve dağıldık. Ailemle ufak bir misafirlikten sonra kardeşim alış-veriş merkezine gitmek için ısrar etmeye başladı. Annem ki genelde çocuklarla ilgili kararları o verir, ilk başta hayır cevabını savunsa da küçük kardeşim uzun ısrarları sonucunda izin almayı başardı.

Küçük çaplı bir alış-verişten sonra kardeşimle arabaya kadar yarıştık. Annemi evde bıraktığımız için ön koltuğa geçtim ve eve doğru yola çıktık. Yolda her zamanki gibi babamla ufak münazaralar yapıyor, ceviz kabuğunu doldurmayan sebeplerden dolayı fikir ayrılığına düşüyorduk. Bu konuşmalar esnasında ben de babam da yola bakıyorduk fakat dikkatimiz yolda mıydı orası tartışılır.

Yeni bir başlık üzerine konuşmak üzereydik ki önümüze hayal mi gerçek mi ayırt edemediğim bir siluet fırladı. Babam fark etmese de ben fark etmiştim ama ben daha ağzımı bile açamadan çarpma sesi duyuldu. Babam birkaç metre sonra arabayı sağa çekti ve yüzündeki şaşkınlık ifadesiyle “Ne oldu?” dedi. Cevabı biliyor ama böyle korkunç bir şeyi kabullenemediğim için susuyordum. Sustuğum on saniye boyunca yaşadığım duyguyu tarif edecek bir sıfat henüz bulunamasa da o his benliğimi terk eder etmez arabadan fırladım. Yola atlamak ve onun yanına gitmek istedim ama arabalar o orada değilmiş gibi geçmeye devam ediyor, yanına gitmemi engelliyordu. “Lütfen ölme, lütfen ölme, lütfen ölme.” diye tekrar ediyordum. Yaşaması için hiçbir şey yapamadığım için aciz hissediyor bu acizliğe ilaç olarak kelimeleri kullanıyordum ama kabullenmeyi reddetsem de böyle bir kazadan sonra narin bedeninin hayata tutunma olasılığının yok denecek kadar az olduğunu biliyordum.

Arabalar seyrekleşir seyrekleşmez yanına gittim. Yolun ortasında hareketsiz yatan bedenini gördüğümde içime gelen ağlama hissini tutup ona birkaç adım daha yaklaştım. Bir adım, iki adım, üç adım… Ve sonunda, sonunda o güzel, parlak gözlerini görebildim. Sanki o şerefe nail olmadan ölmemem için, sadece benim için son bir kez daha açmıştı o güzel gözlerini. Onun gökyüzü kadar derin, içime huzur veren ama bir o kadar da bomboş bakan gözlerini görünce kendimi daha fazla tutamayıp hıçkırıklarımın bedenimi esir almasına izin verdim.

Ondan sonra hatırladığım ilk şey babamın bana bağırması ve yanımdan hızla geçen bir ışık huzmesi oldu. Birkaç saniye daha orada kalsam da babam adımı her seferinde daha yüksek sesle söyleyince kaldırıma koştum ve onu istemeye istemeye orada bırakıp arabaya yürüdüm. Babam kendisini suçlu hissediyordu ama bu olayın onunla alakası yoktu. Babam suçlu değildi, hiç değildi. Yol boyunca suçlayacak birisini, bir şeyi aradım ama sonunda bulabildiğim tek suçlu ben oldum. Ne kadar aptal olduğumu düşündüm. Neden? Neden babamın dikkatini dağıttım? Neden onu gördüğümde babamı uyarmadım? Neden en azından onu yolun kenarına koyamadım ki?

Evet, ben bugün birini öldürdüm.

(Visited 420 times, 1 visits today)