Bu Yazıyı Robotlar Sizi Ele Geçirmeden Okuyun!

Hayat benim için uçsuz bucaksız bir labirent gibi. Tam doğru yolu buldum derken aslında işimi daha da zorlaştırdığımı anlıyorum. Bu hep böyle oldu. Her zaman hayatı anlamsız buldum ve bu anlamsızlığın içinde kendime bir yer edinmeye çalıştım. Hep sorguladım, hiç kabullenmedim. Tabii günümüz insanından bu denli düşünce yapısı olarak uzak olan bir insanın dikkat çekmemesi ihtimal bile değildi. Aaa! Pardon az önce insan mı dedim, alışkanlıktan olmuş robot demeliydim.

Yıl 2056 idi. Dünya genelinde her açıdan gelişme yaşanıyor, bu gelişmelere gün geçtikçe yenileri ekleniyordu. İnsanlar, beyinlerine takılan çiplerle şekilden şekle giriyor, her yerde deneyler yapılıyor, Dünya yavaş yavaş robotların ve teknolojinin hakimiyetine geçiyordu. Yanımda robotlarla kitap okuyor, havuza giriyor, yemek yediğim zaman garson olarak yanıma robotlar geliyordu. Uçmobile bindiğimde kıkırdayarak dedikodu yapan robotları görmeye hala alışamamıştım. (Bu arada geçmişten gelenlere sesleniyorum: Uçmobil, günümüzün en gelişmiş hava ve kara aracıdır.) Otele gittiğimde bile bütün çalışanlar robottu. İnsanlar artık robot üretmiyorlar, kendilerine taktıkları çiplerle robot olmayı tercih ediyorlardı. Bu, ciddi felaketlerin habercisiydi.

Ben, olgunlaştığım günden beri teknolojiden şüphe duyan ve gelecekteki etkilerine karşı insanları bilgilendirmeye çalışan biriydim. Arkadaşlarım ve ailem robot olmak istemeyeceğimi bilseler de beyinlerine çipi takmadan önce, son kez beni ikna etmeye çalışmışlardı. Ben ise onlara katılmamıştım. Onlar halen robot ve bu durum gerçekten çok can sıkıcı. Zamanla bu yapay makinelere daha da kinlendim ve bana robot olmayı teklif eden robotlardan birinin çipini çıkarmaya çalıştım. Ayrıca ”Kendine gel, bu sadece insan düşmanı olanların oyunu ve sen bir yapay makine değil, insansın!” Dedim. Sonraki gün makine haber gazetesinde trendlere giren haberler arasında ”FLAŞ FLAŞ FLAŞ! ROBOT OLMAYI REDDEDEN CANİ İNSAN ROBOTLARI KATLETMEYE ÇALIŞTI!” haberini gördüm.

Tabii sonraki günlerde dışarıya çıkma ihtimalim olamazdı. Eğer çıkarsam bütün robotlar bana işkence ederdi. Bu gerçekten benim için facia bir durumdu. On on beş yıl önce gülerek vakit geçirdiğim arkadaşlarım bugün beni linç etmeye çalışıyorlardı. En kötüsü de Dünya üzerinde kalan tek insanın kendim olduğunu bilmemdi. Bu, ek olarak bana daha çok endişe veriyordu çünkü yanımda bana destek verebilecek ve benimle aynı fikre sahip kimse yoktu. Kendimi boşlukta gibi hissediyordum ve bir mucize olmasını diledim. Tam o sırada telmobilime (günümüz son teknoloji telefonudur) bir mesaj geldi. Mesaj neredeyse görüşleri benimle aynı olan ve robot olmayı reddeden ama toplumdan gizlenmek için robot gibi davranan ve beynine sahte çip takan birinden gelmişti. Gerçekten inanamıyordum. Bir an ”acaba bunu yapan başka insanlar da var mıdır?” Diye düşünmeden edemedim ama şimdi zamanı değildi. Onunla bir buluşma yeri ayarladık ve birbirimize planlarımızı mesaj yoluyla anlattık.

Sonraki gün buluşma yerine gitmek için çok dikkatli davranmam gerekti. Robot gibi davranmam gerekiyordu ve bu benim için aşırı derecede zordu. Yüzümdeki maskenin altından çevreye bakarak konuştuğumuz gibi havaalanının birkaç kilometre önündeki Robot Kafe’ye geldim ve buluşacağım kişiyi beklemeye başladım. Tam  telmobilime bakacağım sırada kafamda inanılmaz bir ağırlık hissettim ve galiba işim bitti diye düşünmeye başladım.

Her şey çok hızlı gelişti, kendime geldiğimde havaalanındaydım. Yanımda profil resminden hatırladığım kişi vardı. Yoksa beni kandırmış mıydı, mesajların hepsi bir oyun muydu? Beynim bir anda normaldekinin iki katı fazla kan pompalamaya başladı. Başım dönüyordu, tam o sırada oyunbaz bana dönerek ”olmak istemediğin makinelerle aynı kaderi paylaşmak hoşuna gidecek!” Diye bağırdı. Sonra ben kaçmak için harekete geçemeden beynimdeki sahte çipi çıkarıp yerine gerçeğini taktı. Bu gerçekten her şeyin sonuydu.

Ben artık olmak istemediğim bir yerdeyim ve buranın geri dönüşü yok. Siz geçmiştekilere söylemek isteyeceğim tek şey, gözünüzü açın ve kendi türünüzün değerini bilin. Yoksa siz de bir gün yapay zekayı geliştirmek için uğraşırken kendinizi onların yerinde bulabilirsiniz. Söyleyeceklerim bu kadar. Zaten Robotekno dünyasında yedi yüz kelimeden fazla yazı yazmamıza izin vermiyorlar. Unutmayın! Siz istemediğiniz sürece kimse sizin için harekete geçemez, buna izin vermeyin! 

 

(Visited 110 times, 1 visits today)