Merhaba arkadaşlar bu ayki yazımda ruh hastalıklarının en ciddi sorunlarından biri olan kişilik bozukluğundan bahsedeceğim . Kişilik bozukluğu, psikiyatri bölümündeki doktorların ilgi alanına girer bunun sebebi ilaç kullanılması gereken ve akıl hastanelerinde tedavi görülmesi gereken bir rahatsızlık olmasıdır. Yani ”Benim kişilik bozukluğum var, bir doktora gideyim. ” diyemezsiniz . Kişilik bozukluğu , şizofreni gibi ruhsal hastalıklara sahip kişi bunu fark edemez ancak çevresindeki kişiler fark edebilir. Ama tabii ki tıp dünyasında da akıl almaz olaylar olabiliyor. Bunu söylememin nedeni ise ünlü nobel ödüllü matematikçi 13 Haziran 1928 doğumlu Dr.John Nash ‘a (kendisini Akıl Oyunları filminden hatırlayabilir veya bu filmi izleyerek onu tanıyabilirsiniz ) şizofreni tanısı koyulduğunda kendisi etrafında aslında hiç yaşamayan insanları görse bile kendisine engel olup onların hiç yaşamadığına inanmıştır ve böylece 2015 yılında bir trafik kazasında ölmüştür. Ve 2002 yılında hala etrafında sürekli zihninde oluşturduğu kişileri gördüğünü söylemiştir .
Size burada kişilik bozukluğunun tıbbi açıklamasını yapmayacağım çünkü tıp ile ilgili bir konuda internet bilgilerine ve kulaktan dolma bilgilere güvenip bir şeyler yazmak günlük hayatta karşılaştığımız bilgi kirliliklerinden veya salçayı menemen yapmak gibi bir şey olur bence. Sadece kişilik bozukluğunun sebebi ile ilgili temel şeylere değinmek istiyorum. Genelde çoçukken ağır travmalar yaşamak (tecavüz , şiddet ) merkezi sinir hastalıkları, bilinçaltı faktörü…
Kişilik bozukluğu tıp dünyasını kökünden etkileyen bir hastalık olduğu için bu hastalıkla ilgili bir çok kitap ve film çıkmıştır. Şimdi size bunlardan bahsetmeden önce öğrendiğimde çok şaşırdığım bir bilgi vermek istiyorum. Eğer polisiye – gerilim kitapları okuyorsanız Agatha Christie ‘i duymamış olamazsınız. Ünlü yazarın en akıl almaz cinayet kitaplarının yanında başka bir isimle de aşk hikayeleri yazdığı söyleniyor .
Tıp dünyasına bu hastalığı sokan kişi aynı zamanda sanat dünyasına da katkısı olan biridir. Ünlü ressam Sybil ( kendisinin 16 farklı karakteri vardır ve bu karakterlerin 2 tanesi erkek bir tanesi ise bebektir ) annesi yüzünden akıl almaz travmalar yaşamıştır.Sybil’in psikiyatristi onu iyileştirmiş ve Sybil yıllar sonra göğüs kanserinden ölmüştür .
Sybil aynı anda iki farklı karakteri yaşayan biridir, yani bir tarafı kadın bir tarafı erkek olan tiyatrocuların sergiledikleri oyunlar gibi.
Diğer filmler ise Dövüş Kulübü , Zindan adası , Split , Ben – Kendim ve Irene’dir . Eğer benim gibi psikolojik – ruhsal hastalıklara meraklıysanız bu filmleri izlemeniniz öneririm .
Kişilik bozukluğuna sahip bir insan birbirinden farklı karakterdeki bir sürü insanı taşıması ve yaşamasıdır . Karakterler kız veya erkek , bebek, çoçuk, genç, yetişkin olabilir aynı anda çok dindar bir karaktere de sahip olunabilir dinsiz birine de. Sahip olunan karakterlerde kendi içlerinde sizi ele geçirmeye çalışır. Kişilik bozukluğuna sahip biri sabah A karakterini yaşıyor iken ve onun sayesinde sahile, parka … gitmişken birden asıl karakterine veya B karakterine bürünebilir ve oraya neden, nasıl geldiği hakkında hiçbir fikri olmaz .
KAYNAKÇA:http://www.hurriyet.com.tr/84-yasinda-nobel-sahibi-ve-sizofreni-hastasi-bir-cocuk-21085422
http://www.filimadami.com/film-fecir/1/sybil-gercek-bir-hayattan-uyarlanmistir/346/