Gerçek Mutluluk

Ben hep çok zor seven biri olmuşumdur. Kalbimi kolay kolay kimseye kaptırmaz, her zaman mantığımla hareket ederdim. Çünkü ne zaman kalbimi dinlesem, aklımı bir kenara koysam sonunda hep üzüldüm. Ama her şey planladığımız, düşündüğümüz gibi olmuyor bazen. Bir kişi geliyor ve sizin bütün kurallarınızı yıkıp geçiyor ve sizi doğru dürüst düşünemeyen bir akıl ve söz dinlemeyen bir kalple bırakıyor.

Bu duygu insanın hayatında kaç kere karşısına çıkabilirdi ki? Ben de sanırım asla yapmam dediğim şeyi yapacaktım. Aklımın değil kalbimin peşinden gidecek, onun gözlerinde kaybolacaktım. Sonunu düşünmeden böyle bir şeye atılmanın rahatlığı vardı sanırım üstümde.

Kısa sürede onun hakkında birçok şey öğrenmiştim. Sürekli beraberdik. Hani gün geçtikçe daha çok seviyordum. Bazen sabahlara kadar ders çalışıyor, birbirimizi uyanık tutmak için her şeyi yapıyorduk. Çok güzel bir ilişkimiz vardı. Bana ağladığımda bir omuz olmuştu, her zaman yanımdaydı. Bir gün bana bir kızdan bahsetmeye başladı. Aşık olduğunu, çok güzel zaman geçirdiklerini söylüyordu. Hani o sözleri duyduğum an bana çok büyük bir acı yaşatmıştı. Nefesim kesilmişti resmen, gitmem gerektiğini söyleyip hızla oradan uzaklaştım. Birkaç gün boyunca görüşmedik. Beni aradı ve nedenini sordu, bense sadece geçiştirebildim bu soruları. Kırgındım hem de çok kırgındım. Bir gün sokakta yürürken yüzüme bir kağıt çarptı, merak edip elime aldım. ” Eğer ona bir şans daha veriyorsan kendini bir daha kandırmayı göze alıyorsun demektir.” yazıyordu. Bu notu alıp cebime koydum ve hızlıca oradan uzaklaştım. Yetişmem gereken bir sınavım vardı ama bir yandan da bu notu düşünüyordum. Hiçbir anlam yükleyemedim açıkçası. Sınav çıkışı kapıda onu gördüm. Kaç gündür görüşmüyor olmamıza rağmen buraya kadar gelmişti. Benimle konuşmak istediğini söyledi ve bir parka gidip oturduk. Gözleri şişti, nedenini sordum. Bana sevdiği kızın ona çok garip davrandığını, onsuz çok yalnız hissettiğinden bahsetti. Ben bunları dinlemek istemiyordum. Bir süre ortamı derin bir sessizlik kapladı. Sonra bana döndü ve elimi tuttu. Gözleri kıpkırmızıydı, ağlıyordu. “Niye benimle hiç konuşmuyorsun?” dedi. Buz kesilmiş ne diyeceğimi bilmiyordum. Sürdürdü sözlerini ” Hala nasıl anlamazsın o bahsettiğim kızın sen olduğunu?” dedi bana. Bu anı yaşadığıma inanamıyordum. Sevdiğim insan beni seviyordu. Ben de ağlamaya başlamıştım. Bunu söylemek için neden bu kadar geç kaldığını sordum ve omzuna yattım. Sanırım hayatta ki varlığım bugün anlam kazanmıştı. Gerçek mutluluğu onunla tatmıştım…

(Visited 68 times, 1 visits today)