Tek Boyutla İnsan Olmak

Tek boyutla insan olmak ne demektir bilir misiniz? Kendini plansız ifade etmektir mesela. Düşüncelerini en saf haliyle ifade edebilmektir. İnsan yargılanmaktan korktuğu için değil kendisini yargılayanların haklı olmasından korktuğu için kendini filtreler. Belki de bu zamana kadar hakkınızda söylenen her şey doğruydu. Belki siz bile kendinizi bilmiyorken başkaları çözmüştü sizin sırrınızı. Peki siz en son ne zaman kendiniz oldunuz?

Çoğu zaman kişi kendini ifade ederken dikkatlidir. Kelimeler özenle seçilir, önceden planlanılır. Bazen de düşünmeden, kendimizi kontrol etmeden konuşuruz. Aslında her iki şekilde de kendimiz değiliz. Kimi zaman kendi benliğimizi, gerçeğimizi kabul etmediğimiz için kendimize karşı dürüst olmaz ve kendimizi kendimize karşı filtreleriz. İfade özgürlüğüyle saygısızlığın sıklıkla karıştırıldığı bu devirde kendin olabilmek fazlasıyla yorucu bir hale geldi. Ne çok yargılar olduk birbirimizi. Saygıyı unuttuk, hoşgörüyü ve anlayışlı olmayı da unuttuk. İnsanoğlu o kadar bencildi ki  başka fikirlerin, yaşamların, makamların, insanların, insan olmanın değerini kendinden hep aşağıda gördü. Kendi kimliğimizi unutur hale geldik. Yargıladığımız kadar yargılandığımız bu evrende birbirimize kendimizi ifade etme şansı vermedik ve  maskeler takmaya başladık. Belki kendimiz olmazsak görülürüz, dinleniriz, saygı duyulur ve seviliriz diye. Değişim inkar edilemez bir gerçektir. Mesela evde yalnız olduğunuz bir anda eve en yakın arkadaşınızın geleceğini öğrendiğinizde gözünüz hemen etrafa döner. Temiz mi? Toplamalı mıyım? Üzerime çeki düzen vermeli miyim? Yani en basitinden evinizde birini ağırlarken bile ki o kişi en yakın arkadaşınız bile olsa o dakikadan itibaren siz siz olmaktan çıkarsınız ve karşı tarafı düşünerek hareket edersiniz. Bu kötü bir şey değil, aksine düşünceli olmak insanlığa verilmiş en büyük hediyedir bence. Fakat birbirimizi yargılamaya başladığımızda işin rengi değişir. Mesela süper kahraman olup  uçmak isteyen çocuk öğretmeninden ya da fikrine önem verdiği herhangi birinden ” Saçmalama, ne uçmasından bahsediyorsun sen ? Sadece rüyanda görürsün.” bu tarz bir cevap alması o çocuğun fikirlerini özgürce ifade edememesine, belki de vazgeçmesine neden olacaktır.Böyle bir cevap verilmesindense o çocuğa pilot olmanın da uçmak gibi heyecanlı bir şey olduğu anlatılsa çocuğun elinde hayal kırıklığı olmaz. Elinde umut, gözlerinde azim ışığını görürsünüz. İşte bu yüzden “İnsan kendi kimliğiyle konuşurken pek az kendisi gibidir, ona bir maske verilirse gerçeği anlatır ancak.”

İnsanoğlu birbirini kısıtlıyıp maskelemek yerine birbirine karşı hoşgörülü ve saygılı olsaydı özgün fikirlerin özgür bedenlerle birleştiği bir yer haline gelirdi evren. Kendimizi fikirlerimizden, hayallerimizden, hedeflerimizden soyutlamaya devam ettikçe kimlik kaybına uğrarız. Benliğini kaybetmiş bir insandan daha tehlikeli çok az şey vardır bu gezegende çünkü benliğini kaybeden insanların oluşturduğu bir toplum kendini, değerlerini ve tarihini de yitirir. Tek boyutla insan olabilmek cesaret ve özsaygı ister. Kendine ve fikirlerine saygı duyup kabullenebilen insanın hiçbir maskeye ihtiyacı yoktur bence çünkü kendinize olan saygınız başkalarının size olan saygısızlığını söndürecek kadar güçlüdür. Ne de olsa hepimiz insanız kimimiz yargılayan, kimimiz yargılanan ama hepimiz fikirleriyle var olanlardanız.

(Visited 54 times, 1 visits today)