Bir sabah Aiden uyandığında garip bişeyler olduğunu fark eder. Pencereden dışarı baktığında her şey çok garip görünür. Koşarak dışarı çıkar ve tüm şehrin neredeyse yok olmak üzere olduğunu görür, çok korkar. Sokakta hiç kimse yoktur. Aiden ne yapacağını bilmediği için bağırmaya başlar.
Birden doktor Clark aklına gelir. Koşarak onun evine gider. Onun evde ve hayatta olduğuna çok sevinir. Doktor Clark’a neler olduğunu sorar. Doktor clark da ona 1800’lü yıllarda icadı çalınan bir bilim adamının insanlardan intikam aldığını ve dünyamızı bu hale getirdiğini söyler. ‘’Bunu düzeltmek için geçmişe gitmemiz gerekiyor.’’ der. Aiden bunun nasıl olacağını sorar.
Doktor Clark ona zaman makinesini gösterir. Aiden çok korkar ‘’Bunu yapamam!’’ diyerek itiraz eder ama Doktor Clark başka çarelerinin olmadığını söyler. Aiden de çaresizce bunu kabul eder ve birlikte zaman makinesine binip 1800’lü yıllara giderler.
Geçmişe gittiklerine Mark’ı bulurlar ve onu dünyayı düzeltmesi için ikna etmeye çalışırlar. Fakat geri dönmek için çok az vakitleri kalmıştır. Aiden ‘’Doktor Clark fazla vaktimiz kalmadı bu durumdan bir an önce kurtulmalıyız ve geri dönmeliyiz.’’ der. Bunun üzerine hemen harekete geçip Mark’ın laboratuvarına giderler. Laboratuvarda etrafa kötülük saçan cam küreyi yok ederler ve zaman kaybetmeden zaman makinesine geri dönerler.
Şiddetle sarsılan zaman makinesi durduğunda zaman makinesinin 
penceresinden giren güneş ışıklarına bakıp gülümserler. Dünya yine tüm ışıltısıyla parıldar. Clark ve Aiden da dünyayı kurtarmanın mutluluğunu yaşarlar.