Kurtarın Bizi!

O sabah erkenden kalktım ve çok heyecanlıydım çünkü karnemi alacaktım ve artık ortaokulu bitirmiş olacaktım. Kalkınca hemen kahvaltımı ettim, dişlerimi fırçaladım ve üstümü giyindim. Artık okula gitmeye hazırdım, annem ve babamla okula doğru yola koyulduk. Arabadan iner inmez benim gibi sabırsızlıkla karnelerini almayı bekleyen arkadaşlarımın yanına koştum. Birkaç öğretmenim de oradaydı. Okulun bahçesinde biraz sohbet ettikten sonra ders zili çaldı ve hepimiz sınıflarımıza geçtik. Ama bugün zil her zamanki gibi dersimizin başladığını belirtmek için çalmamıştı. İlk ders sohbet ederek hızlıca geçti, artık karnelerimizi alma zamanı gelmişti. Öğretmenimiz her birimizi sırayla yanına çağırdı, bizi tebrik etti ve karnelerimizi verdi. Karnelerimizi aldıktan sonra arkadaşlarımızla ve öğretmenlerimizle vedalaştık. Hepimiz her ne kadar mutlu gözüksek de aslında arkadaşlarımızdan ayrıldığımız için içten içe üzülüyorduk. Okuldan ayrıldıktan sonra karnemi göstermek için anneannemlere ve babaannemlere gittik. Kuzenlerim de oradaydı, hepimiz harçlıklarımızı aldık. Akşam eve dönünce yemeğimi yedim, hazırlıklarımı yaptım, valizimi hazırladım ve erkenden yattım çünkü sonraki gün tatile gideceğimiz için erken kalkmam gerekiyordu.

Avrupa'dan İstanbul'a uçak bileti 20 bin TL! - Ekonomi HaberleriYurt dışı tatile taksit kısıtlaması içe yöneltir - Ekonomi haberleri

Sonunda beklediğim gün gelmişti, okul bitmişti ve tatil başlamıştı. Uçağımızın kalkış saati çok erken olduğu için erkenden kalktık, kahvaltımızı ettik, valizlerimizi toparladık, eksikleri yerleştirdik ve bir şey unutup unutmadığımızı kontrol ettikten sonra havaalanına doğru yola çıktık. Vardığımızda hava hala aydınlanmamıştı. Yapmamız gereken işlemleri yaptıktan sonra uçağımız kalkana kadar beklemek için oradaki kafelerden birine oturduk. Uçağımızın kalkış saati geldiğinde sıraya girdik ve sonunda uçağa binebilmiştik. Daha önce birçok kez uçağa binmeme rağmen içimde az da olsa bir tedirginlik vardı. Uçağımızın kalkışından kısa bir süre sonra uyuyakalmışım. Yaklaşık bir saat sonra yapılan bir anonsla uyandım. Yapılan bu anonsta uçağımızın motorunda bir arıza meydana geldiğinden bahsediliyordu fakat tahliye için geç kalmıştık çünkü o durumda suya inmemiz pek mümkün değildi. Bir süre sonra uçağımız hızla irtifa kaybetmeye başlamıştı. Yapılan ikinci bir anonsta bu durumda ne yapmamız gerektiği anlatılıyordu. Herkes söylenenleri yapmaya çalışıyordu ve çığlık atıyorlardı. En son duyduğum sesler insanların bu korku dolu çığlıklarıydı, sonrasını hatırlamıyordum.

Motoru Alev Alan THY Uçağının GörüntüsüHavada Motoru Yanan Uçak: Orenair 554

Uyandığımda ıssız bir adadaydık. Etrafıma bakındığımda benim gibi yerde yatan bir sürü insan gördüm. Çoğu insan çok ağır yaralanmıştı benim de başım çok ağrıyordu- galiba ani irtifa kaybından ve basınç değişiminden kaynaklanıyordu- ama neyse ki birkaç yara ve sıyrıkla atlatmıştım. Kendime gelene kadar yerde uzanmaya devam ettim. Kendime geldikten sonra yaşayan biri olup olmadığına bakmak için etrafta dolanmaya başladım. Çok şükür annem ve babam da yaşıyordu, üç kişi daha yaşıyordu ama biri ağır yaralıydı. Hemen sağlam bir ilk yardım çantası aramaya başladık ve bir tane bulduk. Aslında ilk yardımla ilgili pek fazla bilgimiz yoktu ama en azından izlediğim bazı belgesellerden biraz öğrenmiştim. Öğrendiğim kadarıyla yaralarını sarmalarına yardım ettim. Anlaşılan uzun bir süre buradaydık, bu yüzden kalabileceğimiz güvenli ve açık bir alan, yakacak çalı çırpı ve yemek için bir şeyler aramak için çok uzaklaşmadan etrafta dolaşmaya başladık. Yaralı arkadaşımızı yürütmemek için uygun bir yerde beklemesi için bıraktık ama tabii ki yanında biri daha vardı. Aradıklarımızı akşama doğru hava kararmadan bulabilmiştik. Bulduğumuz alana kalabileceğimiz bir barınak kurduk, ateşimizi yaktık, yemeğimizi yedik ve çok yorgun olduğumuz için erkenden yattık ama dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı değişimli olarak nöbet tuttuk. Yattığımda o gün olanları düşündüm. Başıma bunların geleceğini bilseydim “Issız bir adaya düştüğünüzde yanınıza alacağınız üç şey ne olurdu?” diye sorulduğunda uzun uzun düşünürdüm. Nereden bilebilirdim?

 

Issız Ada - ÜniversiteGO - ÜniversiteGOBir dolap dolusu ne olsa, düştüğünüz ıssız ada size cennet o... - Süper Bi Yemek

 

Adadaki birkaç günümüz böyle geçti, artık birbirimize ve bu adada yaşamaya alışmıştık. Sonra bir gün adayı dolaşmaya çıktığımızda büyük ve ihtişamlı bir yapıyla karşılaştık. Bu bina belgesellerde gördüğüm eski zamanlardan kalma bir yapıya benziyordu. Açıkçası bu adada daha önce birinin yaşamış olduğunu düşünmüyordum. Binanın içini de merak ettiğimiz için binaya doğru gittik. Vardığımızda karşımızdaki kocaman kapıyı ittirdik ve kapı büyük bir gürültü ve gıcırtıyla açıldı. İçeride birçok eski ve tozlu eşya vardı. Bina o kadar büyüktü ki gezmemiz yaklaşık iki saatimizi aldı ve tahmin ettiğimiz gibi artık bu binada kimse yaşamıyordu. Kaldığımız yere doğru giderken bir helikopter sesi duyduk. Sonunda bizi bulmuşlardı, bizden haber alınamayınca uçağımızın enkazını aramaları ve yaşayan kişiler varsa kurtarmaları için bir ekip gönderilmişti.

Ürkütücü olduğu kadar da büyüleyici 11 terk edilmiş binaIssız adada 22 yıllık bir yaşamın hikayesi | by Tr724 | Tr724 | Medium

(Visited 126 times, 1 visits today)